Belleğin 7 Günahı 1-2-3.
BELLEK
Bellek deyince aklımıza ilk olarak geçmişi hatırlama süreci gelebilir. Oysa, belleğin görevi sadece geçmişi hatırlamak değildir. Buna ek olarak bellek, şimdiyi yorumlar ve geleceği planlar. Ayrıca bilgiyi depolamanın, saklamanın ve geri getirmenin yanı sıra bilişsel işlevler için de kritik rol oynar; akıl yürütme, karar verme, planlama, problem çözme ve dil gibi işlevlerin yürütülmesini sağlar. Dışarıdan gelen uyaranları algılayan sistemlerle ortak çalışarak düşünme için gereken bilgiyi elde eder.
Daniel Lawrence Schacter, 17 Haziran 1952 yılında Amerika’da doğmuştur. Harvard Üniversitesi’nde psikoloji profesörlüğü yapmaktadır. Çalışma alanları: bellek, hatırlama, bilinçli ve bilinçsiz bellek ayrımı, beyin ve bellek çarpıklığıdır. Bellek ve beyin alanında iki yüzden fazla makale ve çok sayıda kitap yayınlamıştır. Dahası, bu çalışmalar arasında en önemli eseri Hafızanın Yedi Günahı: Zihin Nasıl Unutur ve Hatırlar’dır. Schacter İncil’deki yedi günah gibi (kibir, öfke, kıskançlık, açgözlülük, oburluk, şehvet ve tembellik) belleğin yedi yanıltıcı günahının insan hayatında da sıklıkla görüldüğünden bahseder, deneylerle ve örneklerle açıklar. Belleğin yedi günahı şöyledir: zaman aşımı, dalgınlık, bloklama, yanlış atıfta bulunma, telkine açıklık, yanlılık ve inatçılık. Daha sonra Schacter 2021 yılında belleğin yedi günahıyla ilgili tekrar makale yayınlar. Bu makale 20 yıl içinde bellekle ilgili yaşanan değişimleri inceler.
Belleğin Yedi Günahı:
Schacter’in ele aldığı bellek günahlarından üçü (zaman aşım, dalgınlık ve bloklama) unutkanlık türlerini yansıtır. Diğer üç günah (yanlış atıfta bulunma, telkine açıklık ve bloklama) çarpıtma ve yanlışlık içerir. Son günah inatçılık ise hatırlamak istenmeyen anıların bellekte tutulmasını içerir.
Zaman Aşımı:
Bellekte zaman aşımı çalışmalarını ilk olarak Ebbinghaus kendi belleği üzerinde gerçekleştirmiştir. Ebbinghaus, tasarladığı deneylerde üç harften oluşan anlamsız heceler kullanmıştır. Bunun sebebini açıklarken de gerçek sözcüklerin anlamlarından dolayı çağrışımlara sebep olabileceğini ve deneyde karıştırıcı etken yaratabileceğinden bahsetmiştir. Bununla birlikte, Ebbinghaus yaptığı denelerde zamanla tekrar edilmeyen bilgilerin unutulduğunu da göstermiştir. Ayrıca bellekte unutma bilgi öğrenildiği ilk anlarda daha hızlı gerçekleşir. Öğrenilen bilgi üzerinden zaman geçtikçe unutma hızı yavaşlar. Bu sonucu Ebbinghaus ‘unutma eğrisiyle’ göstermiştir.
Bellekteki zaman aşımına bağlı unutma bulgusu bilim insanlarının “Neden bilgi zamanla daha az erişebilir hale gelir? Neden unutuyoruz?” gibi sorular sormasına neden olmuştur. Bu soruların ardından yapılan çalışmalar göstermiştir ki unutmanın sebeplerinden biri de bilgiyi geri getirme sürecinde yaşanan başarısızlıktır. Erişim başarısızlığı: Bilginin doğru kodlandığını fakat geri getirme sürecinde başarısızlıklar yaşanmasıdır. Deneyimler doğru olarak kodlanır fakat bazı deneyimlerin kodlanan deneylere etkisi sebebiyle erişilemez hale gelir. (Postman ve Underwood, 1973)
Bellek Görüntüleme Çalışmaları
Bellek araştırmacıları fMRI çalışmalarıyla, bilginin belleğe ilk kodlanmasıyla ilgili beyin görüntüleme çalışmaları yapmıştır. Bu bağlamda yapılan ilk deneyde kelime listesi verilmiş ve katılımcıların kelimelerin soyut mu somut mu olduğuna karar vermeleri istenmiştir. Aynı zamanda, deneklere çalışma aşamasında herhangi bir ögeyle karşılaşıp karşılaşmadıklarını içeren bir test de verilmiştir. Ardından, yargılarına olan güven derecelerinin belirtilmeleri istenmiştir. FMRI analizine göre beynin iki bölgesi yüksek güvenle hatırlanan kelimeler için daha aktif olduğu sonucuna varılmıştır. Görüldüğü gibi, iki bölgenin aktivasyonu kodlanan bilginin daha sonra hatırlanıp hatırlanamayacağını öngörmüştür.
Beynin aktif olan iki bölgesi: sol temporal lobun posterior kısmı ve sol frontal lobun alt kısımları.
Zaman aşımı bellek çalışmalarından bir diğeri ise günlük sahne resimlerin yer aldığı bir kodlama çalışmasıdır. Bu çalışmadaki bulgu ise hem sağ hem de sol hemisferin parahipokampal bölgelerinde ve sağ hemisferdeki inferior frontal bölgesinde kodlama sırasındaki aktivasyonun hatırlama ve unutmayı öngördüğü bulunmuştur. Ayrıca sağ yarıküre resimlerin hatırlama ve unutulmasını öngördüğü, sol yarıkürenin ise sözcüklerin hatırlama ve unutulmasını öngördüğü sonucuna ulaşılmıştır.
Bellekte zaman içinde bilginin unutulma sebeplerinde biri de bilginin depodan kaybolması olarak bilim insanları tarafından açıklanmıştır. Kullanılmayan bilgiler bellekten silinir ya da unutulur. Tekrar edilen bilgiler ve deneyimlerin ise hatırlanması daha kolaydır.
Schacter’in 2021 Makalesinde Zaman Aşımı:
Schacter, bellekle ilgili yapılan yaklaşık yirmi yıldır araştırmaları gözden geçirmiştir. Zaman aşımına ilişkin zamana karşı unutma bireysel farklılıklarla ve deneysel manipülasyonlarla gerçekleşeceğini belirtmektedir. Bireysel farklılıklara Üstün Otobiyografik Belleğe sahip A.J Vakası örnek gösterilebilir. A.J on bir yaşından sonra yaşadığı olayların her ayrıntısını hatırladığı. A.J gibi bireylerin hatırlama yeteneklerinin bilişsel ve sinirsel özellikleri geçen yirmi yılda çözülmeye başlanmıştır. Ayrıca zamana bağlı unutmanın da geri getirme pratiği yaparak önüne geçebileceği deneylerle keşfedildi. Deneylerde öykü hatırlama çalışmaları geri getirme testiyle yapıldı. Geri getirme testi 5 dakika gibi kısa bir gecikmede fayda sağlamadığı görüldü. Yapılan test 2 gün ve 1 hafta arayla tekrarlandı ve hatırlamanın büyük ölçüde arttığı gözlemlendi.
DALGINLIK:
Bellekte dalgınlık Schacter’in unutmaya bağlı olarak gerçekleşen bellek günahları arasında yer almaktadır. Dalgınlık, bilginin belleğe kodlanırken veya geri getirirken uyarana yeterince dikkat edilmemesinden veya bilginin yüzeysel işlenmesinden kaynaklanır. Dalgınlık, günlük bellek hataları arasında en yaygın olanıdır. Dalgınlığa örnek olarak kişinin elindeki nesneyi nereye koyduğunu unutması verilebilir.
Dalgınlık, yapılan eylemler otomatikse ve dikkat farklı yöne kaymışsa ortaya çıkar. Dikkatin bölünmesi, yeni bir bilginin hafızayı kaydedilmesi sırasında hafızanın zayıflamasına neden olmaktadır. Dalgınlığa sebep olabilecek diğer bir nokta ise bilginin sığ işlenmesidir: Bilim insanları işleme derinliğini araştırmışlardır. Ana hatlarıyla özetlemek gerekirse, derin işlemede anlamla bağ kurulmakta ve zihinde canlandırma yapılmaktadır. Sığ işlemede ise anlamla bağ kurulmamaya karşın birimlerin fiziksel özelliklerine dikkat edilmektedir.
Değişim Körlüğü
Pararel olarak, sığ işleme değişim körlüğüne sebep olmaktadır. Değişim körlüğü bireylerin nesnelerin, kişilerin ve olayların değişen özelliklerini fark edememesidir. Bunu göstermek üzere Simon ve Levin bir deney yapmıştır. Kampüsteki öğrencilere yön sormuşlardır. Bu esnada ise kapı taşıyan iki insan konuşmayı yapan iki insanın arasından geçmiştir. Bu sebeple, konuşmayı yapan tarafların birbirlerini kısa bir süre de olsa görmeleri engellenmiştir. Bu esnada yön soran ilk kişinin yerine ikinci bir deneyci geçmiştir. On beş denekle yapılan çalışamanın sonucunda deneklerin yedisi değişimi fark etmiştir. Ayrıca değişim körlüğünde yaş faktörü de önemli bir etmendir. Yaşça büyük bireyler değişimi fark etmede genç bireylere göre daha yavaşlardır.
Dalgınlıkla ilgili yapılan sinirsel çalışmalarda derin kodlama sırasında sol frontal korteksin alt alanlarının sığ işlemeye göre daha aktif olduğu keşfedilmiştir. Sol prefrontal ve sol parahipokampal bölge derin işleme görevinde yer almaktadır.
Schacter’in 2021 Makalesinde Dalgınlık:
Dalgınlıkla ilgili aradan geçen yirmi yılda birçok kaza meydana gelmiştir. Diğer bir taraftan, bu kazaları önlemek adına yeni teknolojiler geliştirilmiş ve kurallar konulmuştur.
Bellekte son on yılda yapılan çalışmalarda zihnin gezintisi dalgınlığın bir sonucu olarak görülmektedir. Dalgınlığın sonucunda dikkat bölünür ve kişi farklı düşüncelere dalar. Bunun sonucunda yapılan görevle ilgi bilgi unutulur. Bunun ışığında zihin gezintisinin öğrencilerde online derslerde görüldüğünü söyleyebiliriz. Çevrim içi derslerde dikkat bölünür ve farklı düşüncelerde öğrenci gezintiye çıkar. Bu sebeple çevrimiçi derslerde sorular sorulması, test yapılması ve aktif katılım sağlanması zihnin gezintiye çıkmasını engeller.
ENGELLEME/ BLOKLAMA:
Bellekte bir olay veya nesne zaman içinde kaybolmamış ve derinlemesine kodlanmış olmasına rağmen bilgiye erişilmeyebilir. Bireylere ipuçları verildiğinde bile hatırlayamadığı durumlar olmaktadır. Bunun sebebi bilgiyi geri getirirken engelle karşılaşmalarıdır. Geri getirme engeli hem episodik bellekte hem anlamsal bellekte görülür. Belleğin yedi günahı arasında açık bir şekilde kişiyi en zorlayan günah bloklamadır. Günlük hayatta bireyler sıklıkla bu durumla karşılaşır. Bilginin bellekte olduğunu bilirler ve hatırlayamadıklarında anlık stresler yaşayabilirler.
Örneğin, dilimin ucunda fenomeni bilginin geri getirilmesi sırasında yaşanan bir engellemedir. Dilinin ucuna gelen fakat söylenemeyen nesne, bilgi veya olayı birey daha önce bildiğine dair güçlü sezgileri vardır. Bu fenomeni yaşayan bireyler geri getirmek istedikleri bilgiyi kısa süre sonra hatırlayabilirler. Bazen bu hatırlama işlemi günler sürebilir.
Dilimin ucunda fenomeni yaş almakla birlikte daha sık gözlemlenir. Günlük hayattan bir örnek verecek olursak 65+ bireylerin hatırlamak istedikleri isimleri “dilimin ucunda ama” gibi söylemlerini daha sık duyarız. Bu gibi durumlarda torunlarının isimlerini baştan sonra sayabilirler.
Bilhassa sinirbilimi anlamsal bellekte nesnelerin adlarını hatırlamada sorun yaşayan hastaları incelemiştir. Özel isimleri hatırlamada güçlük çeken bireylerde sol temporal lobun temporal kutup bölgesinde aktivasyon gözlemlendi.
Schacter’in 2021 Makalesinde Engelleme/Bloklama:
Bellek çalışmalarında yirmi yılda geri getirmede sırasında engellenme durumuyla ilgili birçok çalışma yapıldı. Bu engellenme durumunu çalışmak için düşün/düşünme paradigması kullanılmaya başlandı. Hedef kelimenin eşleştirilmiş bir ilişkiden çağrılmasını engellemeye çalışılması yani düşünmeme durumu hedef kelimenin daha sonra hatırlanma esnasında az da olsa unutulmasına sebep oldu.
Bu yazımızı beğendiyseniz bilişsel psikolojiyle ilgili diğer yazılarımıza da bakabilirsiniz.
Kaynaklar:
Atalay, N. B., Ceylan, S. ve Mısırlısoy, M. (2016). Hayatta kalma bağlamının bellek yanılmaları üzerindeki etkisi. DTFC Dergisi, 56(2), 214-237. https://doi.org/10.1501/Dtcfder_0000001488
Cangöz, B. (2005). Geçmişten günümüze belleği açıklamaya yönelik yaklaşımlara kısa bir bakış. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 22(1), 51-62.
Schacter, D. L. (1999). The seven sins of memory: Insights from psychology and cognitive neuroscience. American Psychologist, 54(3), 182–203. https://doi.org/10.1037/0003-066X.54.3.182
Schacter, D. L. (2021). The seven sins of memory: an update. Memory, 30(1), 37-42. https://doi.org/10.1080/09658211.2021.1873391
Özkılıç, Y. (2011). Kategori ve çağrışım listelerinde görülen sahte anıların sinyal tespit teorisi ile incelenmesi. (Yüksek Lisans tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Bursa). Erişim adresi https://acikerisim.uludag.edu.tr/handle/11452/10014
Editör: Cansevi Sunar