Aşkın 500 Günü – İlişkiler ve Beklentiler
Aşkın 500 Günü, başrollerini Joseph Gordon-Levitt ve Zooey Deschanel’in paylaştığı 2009 yapımı bir romantik komedidir. Film, aynı iş yerinde çalışan Tom ve Summer’ın bir süre sonra romantik bir ilişkiye dönüşen ancak Tom’un hayal kırıklığına uğramasıyla sona eren hikayesini anlatmaktadır. Filmin başında da belirtildiği gibi bu kız ve oğlanın aşk hikayesi değil, aşkın hikayesidir.
(Filmi izlemediyseniz mutlaka izleyin çünkü diğer romantik yapımların aksine oldukça gerçekçi bir perspektife sahip. Yazı, film hakkında spoiler içermektedir.)
Tom, Summer’ı gördüğü ilk andan beri onu hayatının aşkı olarak nitelendirir. Summer ise ciddi bir ilişki düşünmez ve Tom ile görüşürken de onu arkadaşı olarak nitelendirir. Bir süre sonra, ilişkileri bir çift olarak tanımlayabileceğimiz bir noktaya evrilir. Ancak Summer, ilişkilerini hala arkadaşlık olarak nitelendirir ve büyük beklentileri olan Tom bu durum karşısında oldukça öfkelenir. İkilinin yer yer uzlaşma çabası içinde bazı isteklerinden feragat etmesiyle ilişkileri biraz daha sürer ancak Tom’un bir çift olup olmadıklarını sorduğu gece ayrılırlar. Tom büyük bir hayal kırıklığı yaşar ve ayrılık sonrasında toparlanması zor bir noktaya gelir. Bir iş arkadaşlarının düğününde Summer ile denk gelip düğünde zaman geçirirler. Tom’un umutları tekrar yeşerir ancak Summer’ın nişanlandığını öğrenir. Kimseyle evlenmeyeceğini düşündüğünü söyleyen Summer’ın bunu Tom dışında biriyle gerçekleştirmesi onda büyük bir üzüntü ve öfkeye neden olur. İkili hayatlarına devam ederken Tom yeni biriyle tanışır ve böylece başka bir hikaye başlar.
Filmin izleyicileri genel olarak Tom’a hak verir ve Summer’ın ona çok kötü davrandığını düşünürler. Tom karakterini canlandıran Joseph Gordon-Levitt izleyenlerin kendisine sürekli bu yorumu yaptığını bir röportajında belirtir ve kendisi de aslında asıl hatalı olanın Tom olduğunu düşünür.
Peki neden Tom’u haklı buluruz ve hikayenin kötü karakterini Summer olarak kabul ederiz?
Sosyal normlar bireylerin davranışlarını ve karar verme süreçlerini etkilediği gibi başkalarını algılama şekillerini de etkiler. Yani sahip olduğumuz sosyal normlara göre diğerlerinin davranışlarını iyi veya kötü olarak algılayabilir bunun sonucu olarak da onları cesaretlendirir veya eleştiririz. Normlara uyma çok küçük yaşlardan beri ortaya çıkan bir olguyken belli bir topluluk tarafından paylaşılabilir ve bir davranışı dayatma gücü olabilir (Rakoczy ve Schmidt, 2013). Toplumsal cinsiyet rolleri de kadın ve erkeğin nasıl davranacakları ve hatta nasıl düşüneceklerine dair kültürel beklentileri yansıtır, sosyal normların bir alt boyutudur. Küçük yaşlardan beri bu rolleri öğreniriz. Bu rollere göre kadının sahip olması gereken özellikler oldukça ilişkiseldir, aile ve sosyal ilişkilerin yürütülmesi kadından beklenen bir görevdir (Günay ve Bener, 2011). Filmde de ilişkisel olan tarafın Tom olması ve Summer’ın ilişkide -toplumsal cinsiyet rollerinin beklediği gibi- yapıcı olan taraf olmaması onu kötü bir noktada algılamamıza sebep olmuş olabilir.
Bizim algımızın yanı sıra filmin işlenişi de aslında Tom’un perspektifini ele alan bir noktada bulunuyor, yani asla Summer’ın yaşadıklarını veya onun hissettiklerini görmüyoruz. Adli görgü tanıklığının araştırıldığı çalışmalarda kişilerin belli olayları yanlış hatırlayabildiği, tehdit edici unsurları ortadan kaldırabildiği ve hatırladıkları unsurların kendi psikolojik durumlarından etkilenebileceği bulunmuştur (akt. Alpar ve ark., 2007). Bu bulgulara dayanarak ilişkinin taraflarının aynı olayları daha farklı algılayıp daha farklı hatırlayabileceği unsurunu gözden kaçırmamak gerekir. Filmin pek çok yerinde de Tom, Summer’ın ona ilişki istemediği hakkında verdiği ipuçlarını görmezden gelir ve kendini hikayenin kalbi kırık tarafı olarak adlandırır. Ancak başından beri Summer’ın bu görüşünü kabul etmeyip onu değiştirmeye çalışan kendisidir.
Tom’u gözümüzde iyi konuma yerleştiren etkenlerden bir diğeri ise gösterdiği çabadır. Bigman ve Tamir 2016 yılındaki çalışmalarında ahlaki yargılamalarımızda olumlu yani ahlaki olarak nitelendirilebilecek hedefler için sarf edilen çabanın daha olumlu algılandığı bulgusuna ulaştı. Yani Tom, sosyal olarak istenen bir hedef için çaba harcadığından onu oldukça olumlu algılama eğiliminde olduğumuz söylenebilir.
Bu doğrultuda geleceğimiz ikinci soru ise Tom neleri yanlış yapıyordu ve neden Summer’ın bağlılığını kazanamadı?
Filmi ilk izlediğimiz zaman Summer’ın kaçınan bağlanma stiline sahip olduğu ve bu nedenle Tom ile ilişkilerine devam edemedikleri konusunda bir yanılgıya düşebiliriz. Bu hipotezi yanlışlayan durum, aynı zamanda izleyenlerin karaktere öfke beslemesinin de bir nedeni, ise Summer’ın başkasıyla tanışıp o kişiyle evlenmesidir. Tabii ki ilişkiyi sadece Tom’un bakış açısından gördüğümüz için Summer hakkında net yorum yapamayız ancak kaçınan bağlanma şekline sahip olsa dahi sonunda onun güvenini kazanan taraf Tom değildi. Tom ve diğer kişi arasındaki fark neydi de Tom’un tüm çabaları başarısızlıkla sonuçlandı?
Bu soruya iki yanıtımız var. İlki Beklenti İhlal Teorisi ile sunacağımız perspektife dayanıyor. Beklenti İhlal Teorisi, bireylerin ilişkiye yaptıkları fedakarlıkları ve bu fedakarlıkların beklentileri ne kadar karşıladığı hakkında bir çerçeve sunar. Teoriye göre ilişkilerde olumlu ihlaller vardır ve bu ihlaller partneri olumlu yönde şaşırtmayı temel alır. Dışarda vakit geçirmeyi seven bir partnerin diğer partnerin ihtiyacı doğrultusunda evde zaman geçirmeyi tercih etmesi gibi. Olumsuz ihlaller ise bir partnerin karşı tarafın yapmasını beklediği davranışları göstermemesidir. Bu duruma da söz verdiği halde alışverişe gitmeyen bir partneri örnek verebiliriz. Tahmin edeceğiniz üzere olumlu ihlaller ilişki doyumunu arttırırken olumsuz olan ise ilişki doyumunu azaltır (Zoppolat ve ark., 2020).
Bu teorinin sunduğu bir öneri de çok yüksek fedakarlık beklentilerinin partnerin bunu karşılamasını imkansız hale getirebileceği ve doğal olarak da ilişki memnuniyetini düşürebileceği yönündedir (Zoppolat ve ark., 2020). Filmin en çok vurguladığı noktalardan birisi ise Tom’un Summer hakkında çok büyük beklentileri olmasıdır. İçten içe onun ruh eşi olmasını ister ancak Summer ona böyle bir ilişkiye hazır olmadığı hakkında binlerce kez ipucu vermiştir. Bu durum Tom’un Summer ile olan ilişkisi sonrasında randevuya çıktığı kadın tarafından da ortaya konur.
“Seni hiç aldattı mı veya senden bir fayda sağladı mı?”
“Hayır.”
“Ve sana başından beri erkek arkadaş istemediğini söyledi?”
“Evet.”
Bu sahnede de tam anlamıyla Tom’un bu duruma karşı ne kadar kör olduğu gösteriliyor çünkü bu konuşmanın hemen sonrasında kendisine söylenenlere kafa yormayıp Summer’ı yeniden kazanmak için bir fikrinin olduğunu söylüyor.
İkinci açıklamamız ise Visermann ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmanın bulgularından geliyor. Araştırmacılara göre kişi Beklenti İhlal Teoirisine çok uygun davranıp Olumlu İhlaller yapsa bile partneri bu durumu fedakarlık olarak görmeyip minnet duymayabilir. Bunun nedeni ise kişinin bu fedakarlıkları tamamen kendi odaklı yapması ve davranışının altındaki motivasyonun partnerini mutlu etmek olmamasıdır (Visserman ve ark., 2018). Tom’un yaptığı fedakarlıkların altındaki temel motivasyon hayallerindeki kız olan Summer’ın onu sevmesi ve onunla ilişki içinde olmasını istemesiydi. Barda Summer’a sarkan adama yumruk atmasından sonra girdikleri tartışmada Tom bunu açıkça ifade eder. Senin için o yumruğu attım der. Tabii ki bu durum Summer’a samimi gelmez çünkü Tom’un asıl amacı onu korumak değil ona kahramanı olduğunu göstermek ve kendisine minnet duyulmasını sağlamaktır. Yıllar sonra karşılaştıklarında Tom neden onunla değil de başkasıyla evlendiğini sorar çünkü kafasında her şeyi doğru yapmıştır. Summer bu soruya onunlayken bir şeylerin doğru gelmediğini söyler.
Filmin sonunda ise Tom, Autumn adında bir kızla tanışır ve onun için yeni bir hikaye başlar. Aslında Tom’un ne kadar kendi odaklı olduğu filmin sonunda da mesaj olarak verilmiştir. Tom zaten Summer’ın kendi zihninde tasarladığı haline aşıktı ve gerçeklikle acı bir şekilde yüzleşti. Daha sonraysa Summer gitti ve yine ismi bir mevsimi temsil eden Autumn geldi. Farklı kız, aynı hikaye ve aynı Tom.
Kaynaklar
Alpar, G., Er, N. ve Uçar Boyraz, F. (2007). Görgü tanıklığında bellek hataları: Olay sonrası bilginin ve tuzak soruların hatırlama ve kaynak izleme üzerindeki etkisi. Türk Psikoloji Yazıları, 10(20), 1-17.
Bigman, Y. E. ve Tamir, M. (2016). The road to heaven is paved with effort: Perceived effort amplifies moral judgment. Journal of experimental psychology: general, 145(12), 1654.
Günay, G., ve Bener, Ö. (2011). Kadınların toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde aile içi yaşamı algılama biçimleri. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 153(153).
Rakoczy, H. ve Schmidt, M. F. (2013). The early ontogeny of social norms. Child Development Perspectives, 7(1), 17-21.
Visserman, M. L., Righetti, F., Impett, E. A., Keltner, D. ve Van Lange, P. A. (2018). It’s the motive that counts: Perceived sacrifice motives and gratitude in romantic relationships. Emotion, 18(5), 625.
Zoppolat, G., Visserman, M. L. ve Righetti, F. (2020). A nice surprise: Sacrifice expectations and partner appreciation in romantic relationships. Journal of Social and Personal Relationships, 37(2), 450-466.
Öne Çıkan Görsel: wallpapercave.com
Görsel 1: editorial.rottentomatoes.com
Görsel 2: boxofficeturkiye.com
Görsel 3: medium.com
Görsel 4: filmora.wondershare.com
Görsel 5: cutewallpaper.org