Neden Ağlarız? Ağlamanın Biyolojik ve Psikolojik Açıdan İncelemesi

O, Sen ve Ben… Ağlamak? 

Ağlama kavramının anlamı ve işlevi herkes için farklı olabilir. Kimileri ağlamanın anlamını bile deşmek istemez, kimileriyse başka insanlara kendinin her şeye ağladığını söyleyerek kendini bu şekilde tanıtmaktan zevk duyar. Bu konu aslında ağlama kavramına ne anlam yüklediğimizle ilgilidir. Aynı zamanda bir algı meselesidir. Ancak biyolojik anlamda ağlamak, bedenin duygusal coşkuya ya da fiziksel bir acıya verdiği biyolojik bir tepkidir. Bir olayı gözyaşı kanallarımızda bulunan gözyaşlarımız sayesinde somutlaştırdığımız tepkinin adı ağlamaktır. Aslında benden sözlük anlamını yazmamı isteseler “kimyasal tepkime” şeklinde bir tabir bile kullanabilirim. Fakat bu kimyasal tepkimenin içine benim hangi bileşenleri koyduğuma geçmeden önce size dört bir yandan ağlamanın nasıl gerçekleştiğini sunmak isterim.

Ağlamak Nedir, Neden Ağlarız?

Ağlamak biraz önce de tanımladığım gibi fiziksel bir uyarılmalara ya da duygusal durumlara karşı bedenimizin gözyaşı kanallarından salgılanan sıvıyla birlikte bize verdiği bir geri bildirim veya tepkidir. (Yazının kalanına ulaşmak için↙️) Bu tepkime doğduğumuzdan beri gerçekleşen bir durumdur ve hatta ihtiyaç olarak nitelendirilebilir. Öyle ki, bebeklerin anne karnından çıktıkları anda akciğerlerine dolan yakıcı oksijenden ötürü ağlaması; o bebeğin çevresine verdiği ilk geri bildirimdir. Bu içgüdüsel durum, aslında bir hayatta kalma mekanizmasıdır da diyebiliriz. Bedenimizin o an farkında olmadığı ama ihtiyacının olduğu oksijen, yakıcı bir etki bırakarak bebeğin ciğerlerine dağılır. Oksijen ciğerlere girdiği anda vücut, canının yandığını ve tehlikede olduğunu hissederek otomatik bir şekilde bu duruma ağlamayla cevap verir. Çünkü bedeni başka bir şekilde solunum yapmaya o an başlar ve beden de kendi içinde o esnada ne olduğunu çözmeye çalışır.

Bu kompleks durum da aklımıza çok net bir duygu getirir: Çaresizlik. Bir bebek işin en başında çaresiz kaldığı için ağlar. Aç olduğunda, susadığında veya canı yandığında en başta ağlama tepkisi gösterir. Bunun da aslında en temel sebebi o çaresizlik anında bebeğin kendini nasıl ifade edeceğini bilememesidir. Bebek ne yapması gerektiğini ve kendini nasıl anlatacağını bilemediği için o duygusal yoğunluğu kontrol edemeyerek ağlamaya başlar. Bu durum da bebeğin anlatmak istediği konuyu ifade edebileceği en somut davranış yöntemidir.

Aslında hepimiz aynı şekilde çok yoğun bir duygu karmaşasına girdiğimizde; çok öfkelendiğimizde, çok mutlu olduğumuzda, hatta hangi duygu durumu olursa olsun içimiz dışımıza taşacak gibi olduğunda, o yoğunlukla ne yapacağımızı bilemediğimiz bir an elbette yaşamışızdır. İçimizdeki duygu yoğunluğu katlanarak biriktiğinde içimizdeki o dürtü onu bir şekilde dışarı atmanın yolunu arar. Mesela kötü bir haber aldığınızda vücudunuzda ilk başta bir şok dalgası başlar. Daha sonra durumun sizde nasıl hissettirdiğini algıladıktan sonra içinizde yayılmaya başlayan üzüntü duygusunu bir şekilde dışa vurmanız gerekir. Bunun bir yolu ağlamaktır. Bir BBC haberinde Kral VI. Henry oyununda, Shakespeare’e ait olan, “Ağlamak üzüntünün derinleşmesini önler” şeklinde bir cümleye rastladım. Bu cümle aslında bir duygunun içinizde derinleşmeden, size zarar vermeye başlamadan bu acıyı bedeninizden dışarı atmak için bedenimizin ağlama yöntemine başvurduğunu ifade eder.

Ağlama Esnasında Neler Olur, Psikolojik ve Biyolojik Faydaları Nelerdir?

Ağlamak üzerine birbirinden farklı bakış açıları bulunmaktadır. Kimileri ağlama eylemini utanç verici bulurken kimileri ağlamak için güçsüzlük der.  Tam tersi şekilde kimileri ise ağlamanın bir insanın kendini açıklayabileceği en cesur ifade yöntemi olduğunu söyler. Bu yorumların hepsi kişiden kişiye değişir ama bu noktada bir gerçek var. Bu gerçek, ağlamanın psikoloji üzerinde aslında olumlu bir etkiye sahip olmasıdır. Ağlamak; algılananın aksine, yani olumsuz duyguları barındıran üzüntü verici bir eylemden ziyade duygu durumunu dengede tutmaya yarayan bir eylemdir. Yani duygu durumumuzu düzenleyen bir rol oynar, diyebiliriz.

Konunun ilk faktörü de ağlamanın stresi azaltmasıdır. İçimizde biriken duygular ve düşünceler bir süre sonra zihnimizde çok büyük yer kaplamaya başlar. Hatta bununla başa çıkamadığımız zaman bile olmuyor değil. Bu gibi durumlarda bedenimiz bu düşünce ve duygulara elbette yanıtsız kalmıyor. Bu sıkışıklık durumu sonucunda oluşan stres, etkisini hormon salınımıyla gösterebilir. Ya da beynimizin duygularla ve hormonlarla ilişkili olan kısımlarının sinir sistemimizi aktive etmesiyle gösterir. Örneğin üzüntüyle ilişkilendirilen duygular beyin tarafından algılandığında ilk başta duygularla ilişkili olan amigdala ve hipotalamusa bir sinyal gönderir. Bu sinyallerle birlikte hipotalamus kendi görevini gerçekleştirerek hormonların salınımında etkin rol almaya başlar. Stres tepkilerini ve strese sebep olan hormonları ayarlayan hipotalamus ağlama esnasında bu hormonları azaltır. Bu sayede de stres seviyemiz düşer ve ağladıktan sonra bir rahatlama hissederiz. Hatta hepimiz ağladıktan sonra yanımızdakine dönüp “rahatladım” deriz. Yaşadığımız rahatlama da aslında ağlamanın stres seviyemizi azaltmış olmasıdır.

Duygularımızın dengelenmesi demişken, ağlama esnasında salgılanan endorfin sayesinde de duygusal ve fiziksel olarak daha iyi hissetmeye başlarız. Yani bir diğer psikolojik etkisi de ruh halimizi iyileştirmesidir. Ağlama eyleminden önce hissettiğimiz üzüntü duygusuna ilişkin hormonlar ağlama noktasına geldiğimizde azalırken ağlama esnasında vücudumuzda kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayacak hormonlar salgılanmaya başlar. Bu sayede, ağlamanın bir olumlu etkisi de olaylara ve durumlara karşı daha sakin ve kendimizi toparlamış bir şekilde tutum sergilememizi sağlar diyebiliriz. Bu gerçek de bizi ağlamanın bir diğer psikolojik etkisine götürüyor.

Ağlamak aynı zamanda sakinleşmeyi de sağlar. Ağlama eyleminin gerçekleşmesi için aktive olan parasempatik sinir sistemi kan basıncını, solunumu ve kalp atış hızını düzenleyerek hormon dengesini kurmada yardımcı olur. Bedenimizin denge düzeyi yeniden sağlanır ve sakinleşmiş oluruz. Bu sayede günlük hayat içerisinde ya da yaşantımız boyunca aslında ağlamak problemlere çözüm üretmek ve problemleri aşmak anlamında yardımcı bir eylem niteliği taşır.

Son olarak ağlamanın biraz daha sosyal işlevinden bahsedecek olursak ağlamak empati duygumuzu aktive eder, diyebiliriz. Ağlamak duygularımızı kelimelerle ifade edemediğimiz noktada gerçekleşen bir davranıştır, bu sebeple aslında en başında bahsettiğim çaresizlik duygusunun somutlaştırılmış halidir. Ağlamanın yardım istemek gibi sebepleri olabilir. Bu durum ise karşı taraftaki empati duygusunu aktive eder. Aynı zamanda yakınlarımızla olan duygusal bağı da bir nevi güçlendirmeye yarar. Hatta ağlamayı zayıflık olarak gördüğümüz için sadece yakınlarımızın yanında ağladığımızda, aslında karşımızdakine de belli bir samimiyet göstermiş oluyoruz. Bu tür durumlarda da insanlarla aramızdaki bağı güçlendirmede ağlamanın bir rolü olabilir.

Bu yazıyı beğendiyseniz sitemizdeki diğer içeriklere de bakabilirsiniz!

Kaynaklar

Baykan, Z., Kondolot, M., ve Baykan, A. (2019). Crying Behaviour of Healthy Babies in the First Four Months of Life, Families’ Approach to Crying and Shaking. Turkish Journal of Pediatric Disease, 11(3), 159-164. https://dergipark.org.tr/en/pub/tchd/issue/44274/546599 

Yüksel, Y. C. (2023, August 7). Ağlamanın Nöral Temelleri: Ağlarken Beynimizde Neler Olur? Hangi Hormonlar Salınır? Hiwell. Retrieved January 18, 2024, from https://www.hiwellapp.com/blog/aglamanin-noral-temelleri-aglarken-beynimiz#h-nasil-aglariz

Yüksel, Y. C. (2023, June 19). Neden Ağlarız? Ağlamanın Faydaları ve Zararları Nelerdir? Aşırı Ağlamanın Sebepleri ve İyi Hissetme Süreci. Hiwell. Retrieved January 18, 2024, from https://www.hiwellapp.com/blog/aglamanin-noral-temelleri-aglarken-beynimiz#h-nasil-aglariz

Goldman, J. G. (2017, March 14). DERGİ – Ağlamak sağlığa yararlı mı? BBC News Türkçe. https://www.bbc.com/turkce/vert-fut-39266315

Öne Çıkan Görsel: Pinterest

Görsel 1: Twitter

Görsel 2: Pinterest

Görsel 3: Pinterest

 

Editör: Rana Çevik

Leave a Reply