Beliren Yetişkinlik: Kendimi Adlandıramıyorum!

Evlilik ve benzeri ‘hayata atılmayı’ içeren olayları duyduğunuzda ‘hayır buna hazır değilim!’ deyip koşarak uzaklaşmak istiyor, aynı zamanda da artık bir ergen olmadığınızı biliyorsanız; tebrikler! Siz bir beliren yetişkinsiniz! Ne mi bu beliren yetişkinlik? Kısaca ne ergen ne yetişkin olduğumuz; arada bir yerlerde süzüldüğümüz hayat evresi. Ama gelin daha detaylıca tanıyalım: 18-25 yaş arası bireylerde karşılaştığımız, hatta 28-29 yaşlarda bile görebildiğimiz bu dönem (akt. Doğan ve Cebioğlu, 2011), sanayileşmiş şehirlerdeki gençlerde ortaya çıkar (akt. Atak ve Çok, 2010). Kavramı ortaya atan Jeffrey Jenson Arnett’in söylediğine göre gençler bu dönemde; aşk, iş ve dünya görüşlerini temelinden etkileyebilecek kararları alırlar (akt. Atak ve Çok, 2010).

Gelişmekte olan bir ülkede yaşamanın sonucu olarak bu yaş aralığında bulunan bizler, birbirimizden oldukça farklıyız. Kendi çevremden örnek verecek olursam, bazı arkadaşlarım evlendi hatta çocuk sahibi oldu. Ama ben ve diğer arkadaşlarım bazen bir araya geldiğimizde iki sene sonra mezun olup iş hayatına atılacak olmanın bizim için ne kadar büyük ve gerici olduğunu konuşuyoruz; çünkü biz buna pek de hazır hissetmiyoruz. Özellikle kırsal ve kentsel kesim karşılaştırıldığında bu durumu daha belirgin bir şekilde görebiliyoruz. Bunun sebebi kentsel bölgelerdeki bireylerin beliren yetişkinliği yaşamasının daha olası olmasıdır. Kentsel bölgedekilerin daha geç evlenip çocuk sahibi olması, daha nitelikli eğitim alması ve yaşam tarzları konusunda daha çok seçeneklerinin olması onları birer beliren yetişkin yapmaktadır (Atak ve Çok, 2010). Ama Arnett’in söylediğine göre bu dönemin yaşanmasında toplumsal sınıf kültürel yapıdan daha önemli olabilmekte (akt. Atak ve Çok, 2010). Yani beliren yetişkinliğe geçişte işçi sınıfından mı orta sınıftan mı yoksa üst sınıftan mı olduğunuz belirgin bir rol oynuyor. Şimdilik herkesin yaşadığı bir dönem olmasa da önümüzdeki on yıllarda küreselleşmeyle birlikte neredeyse tüm dünyada yaşanması olası görünmekte (akt. Atak ve Çok, 2010).

Ergenliğe özgü bir durum gibi gözükse de kimlik arayışıyla beliren yetişkinlikte de karşılaşırız. Bu dönemde iş hayatımızda neler yapabileceğimiz, üzerine uzmanlaşmaya çalıştığımız alanda neye daha çok yatkın olduğumuz, ileride yuva kurmak isteyeceğimiz kişinin kim olduğu, genel dünya görüşümüz gibi alanlardaki sorularımıza yanıt bulmaya çalışırız (akt. Doğan ve Cebioğlu, 2011). ‘20 küsür yaşındayım ve hala ne yapacağıma karar veremedim’ diye üzülüyorsanız, üzülmeyin. Hala kimlik arayışı içinde olmak çok doğal. Bu arayışın bir sonucuysa, oldukça istikrarsızız. Yaşamın birçok yönünde keşif yaptığımızı göz önüne alınca bu durum oldukça olası gözüküyor (Doğan ve Cebioğlu, 2011). Yani bugün birisine aşık olabilir, onunla evleneceğimi düşünebilirim; ama bir süre sonra o kişiyle uyumlu olmadığımızı fark edebilir, başka birisi için bütün bunları düşünebilirim. Ya da gelecekte yapmak istediğim meslek hakkında düşüncelerim değişebilir, farklı alanlara yönelebilirim; çünkü bir beliren yetişkinim.

Tüm bu özellikleri göz önüne aldığımızda, arada kalmış hissetmek de oldukça doğal aslında. Eğer siz de kendinize ne ergen ne yetişkin diyebiliyor; hayatta ne istediğinize karar veremiyor iseniz hiç telaşlanmayın. Bu birçoğumuzun geçirmesi gereken biraz sancılı, ama birçok yönden de keyifli bir süreç. Tadını çıkarın!

Öne Çıkan Görsel: Betül Yılmaz

Görsel 1: x.com

Leave a Reply