Ergenlikte Beden İmgesi: Kendimle sorunum ne?
Yaşadığımız bu hayatta geçirdiğimiz gün sayısı değiştikçe biz de değişiyoruz. Bazen gelişiyoruz, bazen de geriliyoruz. Ergenlik, her açıdan aslında tam olarak gelişmeye hazır olduğumuz bir dönemken yolu hep engebelerle dolu. Hatta bir benzetme yapacak olsam ergenliği zorlu bir oyunun geçmesi en zor bölümü olarak belirlerdim. Tam oh bu bölüme geçtiğime göre büyüdüm sanıyorsun; tak! Bir yerden aile, arkadaş sorunları, bir yerden kendini çözmeye çalışırken çıkan kimlik sorunları… Ve bir başka sorun, bugün asıl üzerinde durmak istediğim konu, ergenlikte beden imgesi.
Beden imgesini tanımlamak gerekirse; beden imgesi, kişinin kendi bedeninin parçalarına ve o parçaların işlevlerine karşı olumlu ve olumsuz duygularının, bireyin kendisi tarafından değerlendirilmesidir (akt. Güney, 2018).
Ergenlik döneminde bireyler, bedenlerinin nasıl olduğuyla ilgili bireysel imgeler geliştirirler. Haliyle de bu dönemde ergenler bedenleriyle aşırı ilgili olurlar. Fizyolojik olarak gelişimin hızlandığı bu dönemde ergen, içinde yaşadığı kültürün ideal vücut anlayışının etkisi altında kalarak beden imgesi kazanma sürecini yaşamaya başlar. Medyada yansıtılan reklamlarda tavsiye edilen ideal vücut ölçüleri, güzellik anlayışının prototipleştirilmesi, aile ve sosyal çevrenin görüşleri, ergenin ideal beden imgesini etkileyen faktörler arasında sayılabilir. Söylemeden geçmemek lazım ki, bazı ergenlerde beden imgesine verilen önemin diğer ergenlere göre daha az olduğu görülüyor. Buradaki farklılığın, ergenin kendi dış görünüşünü ne ölçüde kendine olan güveninin merkezine ve benliğine yerleştirdiğinden kaynaklandığı düşünülüyor (Güney, 2018).
Bunun yanı sıra ergenler, ergenliğin ilk yıllarında ergenliğin son yıllarına göre bedenlerinden daha az hoşnut olurlar. Kızlar, erken ergenlik döneminde erkeklere göre daha olumsuz beden imgesine sahiptirler ve bedenlerinden daha az hoşnut olurlar. Buluğ döneminde değişimler arttıkça kızlar bedenlerindeki yağlanmanın artmasından dolayı bedenlerinden daha az hoşnut olurken, erkekler kas kütlesinin artmasından dolayı daha hoşnut hale gelirler (Santrock, 2020).
Yeni araştırmalar, erkeklerde erken olgunlaşmanın, geç olgunlaşmaya göre bir avantaj olduğunu doğruluyor. Erken olgunlaşan erkeklerin, geç olgunlaşanlara göre kendilerini daha olumlu olarak algıladıkları ve daha başarılı akran ilişkileri geliştirdikleri görülüyor. Aynı zamanda yeni bulgular, erken olgunlaşan kızların okulda daha çok sorun yaşadıklarını gösteriyor. Erken olgunlaşan kızların, daha bağımsız ve erkekler arasında daha popüler olduğu da söylenebilir (Santrock, 2020).
Alanyazında özellikle yeme bozuklukları ile beden imgesi arasındaki ilişkiyi inceleyen pek çok çalışma mevcut. Fakat ergenlerin beden imgesi ile sosyal anksiyete yaşamaları, sosyal beceri düzeyleri, sosyal kaygı düzeyleri arasındaki ilişkilerin incelendiği çalışmalara bakıldığı zaman, ergenlerin kişilik özelliklerinin bu çalışmalarda göz ardı edilmiş olduğu veya ergenlerin kişilik özellikleri üzerinde durulmadığı gözlemleniyor (Güney, 2018).
Ergenlerin kişilik özelliklerinin ön planda tutulduğu çalışmalar genel olarak kişilik özelliklerinin, stresle baş etme, anne-baba tutumu, bağlanma stilleri ve yaşam doyumu faktörleriyle olan ilişkilerini incelemek amacıyla yapılmış. Fakat ergenlerin beden imgesi ve sosyal kaygı yaşamalarına etki edebilen bir diğer faktör de kişilik özellikleridir. Kişilik özelliklerinin, beden imgesiyle aşırı derece meşgul olma ve bu doğrultuda birtakım davranışlarda bulunmada önemli bir etkisi olduğu düşünülüyor (akt. Güney, 2018).
Beden imgesi düşük olan kişiler, sosyal ortamı, ortamdaki kişileri veya söylenenleri kendisine yönelik tehdit olarak algılamaya daha eğilimli ve özellikle olumsuz eleştirilmeye daha duyarlı durumda olurlar. Bu nedenle düşük beden imgesinin, beraberinde sosyal ortamlarda kaygılı olmayı getirdiği de söylenebilir (akt. Güney, 2018).
Her dönem gibi ergenlik de geçici bir dönem. Bu noktada bence önemli olan bu geçici dönemi en hasarsız şekilde atlatabilmek ya da aldığımız hasarları onararak atlatabilmek. Ve unutmamak lazım, geçirdiğimiz hiçbir dönemi sadece biz yaşamıyoruz, bizimle aynı sorunları yaşayan başka insanların da olduğunu bilmek belki biraz olsun yatıştırır bu durumu. Bugünlük benden bu kadar, umarım sana yeni şeyler katabilmişimdir. Yeni yazılarda görüşünceye dek, hoşça kal.
Kaynaklar
Cansu, G. (2018). 15-18 yaş arası ergenlerde beden imgesi ile sosyal anksiyete arasındaki ilişkide kişilik özelliklerinin aracı etkisinin incelenmesi. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Işık Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Santrock, J. W. (2020). Yaşam Boyu Gelişim (G. Yüksel, Çev. Ed.). Nobel Yayınları
Öne Çıkan Görsel: Netdoctor
Görsel 1: Stryke Club