Gestalt Terapi
Gestalt Terapi; Fritz Perls, eşi Laura Perls ve Paul Goodman tarafından 1940’ların sonunda geliştirilmiştir ve yine aynı dönemde New York Gestalt Enstitüsü kurulmuştur. Terapinin temelini geştalt psikolojisinin oluşturmasıyla beraber Fritz Perls’ün ilk olarak klasik psikanaliz üzerine eğitim alması, tiyatro geçmişinin bulunması, Rolfing çalışmalarına katılması gibi etkenler sonucu varoluşçuluk, hümanizm, Zen felsefesi ve psikanaliz çerçevesinde şekillenmiştir.
Gestalt Terapi (GT) adından da anlaşılacağı üzere geştalt kavramının terapiye entegre edilmesiyle oluşur. Gestalt kavramı şekil, biçim, form anlamlarına gelir. Psikolojide gestalt teorisi ise bütünün kendisini oluşturan parçaların toplamından daha farklı ve daha anlamlı olmasıyla ilgilidir. Bu teoriye göre, bir nesne içinde bulunduğu ortamla ve çevresindekilerle ele alındığında anlamlı hale gelir. Bütüne bakıldığında nesne veya etrafındaki herhangi bir parça tek başına anlam ifade etmez. Bu bağlamda insan da bir bütündür. Bu nedenle insan ne içinde bulunduğu ortamdan ayrı değerlendirilebilir ne de parçalarına ayrılabilir. Gestalt psikolojisi karmaşıklığın içinde anlamlı bir algı oluşturmak ve denge kurmak üzerine çalışır. GT’de ise insanın denge halinde olması ve içinde bulunduğu karmaşıklığın farkında olması psikolojik sağlığın temelini oluşturur.
Gestalt Terapi’nin Felsefesi
GT, insanın gelişmesini ve büyümesini hedefler. Özünde varoluşçuluğu da barındırması sebebiyle kişisel seçimi ve kişinin kendini yeniden yaratma gücüne sahip olmasını vurgular. Aynı zamanda kendi eylemlerinin sorumluluğunu almayı kişinin geliştirmesi gereken bir beceri olarak görür. Danışan, bir organizma -psikolojik ve fizyolojik özelliklerinin birbirinden ayrılmadığı bir çeşit biyolojik yaşama sahip canlı- olarak tanımlanır. Terapi bu organizmanın büyümesine odaklanır. Danışana nötr bir bakış vardır ve olduğu gibi kabul edilir. Danışan ve danışman arasındaki ilişki otantiktir. Aynı zamanda danışanın da otantik olması sağlanır. Bu otantiklik kişinin kendine has olması ve kendisi için neyin iyi olup neyin olmayacağını seçebilmesiyle gerçekleşir. Kişi kendini ifade ederken içinde bulunduğu koşulların farkında olmalı ve başkalarını da göz önünde bulundurmalıdır. Kendi otantikliğini sergilerken başkalarını düşünmemek, çevreyi göz ardı etmek otantiklik bağlamında değerlendirilmez.
GT’ye göre kişi kendi hayatında çevresiyle bağlantılı olmalıdır. Bu sürece kendini düzenleme denir. Kendini düzenleme süreci kişinin içinde bulunduğu ortamdaki parçalarla uyum içinde olmasını ve kendini gerçekleştirmesini hedefler. Aynı zamanda kişinin o anda neye ihtiyacı olduğunu ve neyi tamamlaması gerektiğini saptarken yardımcı olur.
Geştalt Terapi’nin vurguladığı diğer önemli noktalar spontanlık, yaratıcılık, özgürleşme ve kişinin yaşamı deneyimleme sürecinde toplum normlarına sıkışmamasıdır. Bu nedenledir ki hem Fritz Perl hem de Geştalt Terapi hippi kuşağının ikonu haline gelmiştir. Kişinin sağlığını olumlu yönde etkileyen bir davranış illa toplum normlarına uymak zorunda değildir ve genele uyma davranışı Gestalt Terapi bağlamında desteklenen bir olgu değildir. Bu yönüyle GT’nin birey merkezli bir terapi olduğu söylenebilir.
Temel Kavramlar
Temas kavramı GT için en önemli kavramlarından biridir. Temas, kişinin duyuları aracılığıyla çevresinde olan bitenle bağlantıya geçmesidir. Süreç şu şekilde işler; organizmanın şimdiye değin bir parçası olmayan şeye ulaşması, asimile edilmesi ve büyümenin sağlanması. Asimile etmek bir yıkım hareketi olarak tanımlanır. Kişi temas ettikten sonra bu yıkım sürecini sindirmek için bir süre dinlenmeye geçer. Bu yıkım sayesinde kişi kendisi için yeni olan deneyimi özümser ve olgunlaşır. Temas, GT’nin de sürekli olarak vurguladığı farkındalık çerçevesinde gerçekleşir. Kişi farkındalık içinde değilse temas etmiş sayılmaz. Temas, kişinin ihtiyaçlarını karşılaması için gereklidir ve temas sınırında gerçekleşir. Temas sınırı kişinin kendisi ve diğerlerini ayırt etmesi için önemlidir.
Yaşam içindeki ihtiyaçlar GT için bir diğer kavramdır. GT’ye göre Geştalt, bir şekil ya da var olan şeydir, zemin ise yaşamın tamamıdır. Bu bağlamda organizma için ihtiyaçlar, farkındalık dahilinde tamamlanmamış bir Gestalt’tır. İhtiyaç şekil haline bürünür ve geri kalan yaşantı zemine dönüşür. Bütüne bakarken odaklandığımız şekil değiştikçe Gestalt değişir ve her tamamlanmamış Gestalt organizma için problem haline gelir. Organizma ihtiyacını karşıladığında Gestalt tamamlanır ve problem ortadan kalkar. Gestaltın yıkılması sağlanamadığında bitirilmemiş iş meydana gelir ve bu durum organizmayı rahatsız etmeye başlar. Organizmanın yaşamı boyunca hep bir ihtiyacı doğacaktır. Bu nedenle GT, organizmanın tamamlanmamış Gestalt’ları fark etmesini ve kendi kendine bunun üstesinden gelmesi için beceriler kazanarak olgunlaşmasını hedefler.
GT kutuplar kavramını da işler. GT’ye göre bir kavram tam zıddıyla birlikte var olur. Örneğin; güçlü ve zayıf, ölüm ve yaşam, maskülen ve feminen. İki kutbun varlığı normal karşılansa da organizma kendi içinde bir özelliği benimserken zıddını reddeder. Bu kutupların farkındalığına erişmek organizmanın psikolojik sağlığı için önemlidir.
Terapi Süreci
Gestalt Terapi şimdi ve burada olmayı vurgular. Kişinin geçmişinin ya da geleceğinin nasıl olduğu değil şu anda geçmişinin ya da geleceğinin neler hissettirdiği ve yaşattığı önemlidir. GT esnasında en çok kullanılan değerlendirme sorusu “Şu anda ne yapıyorsun?” sorusudur. Anda olmak ve bunu farkında olarak yapmak GT’nin temel işleyişidir.
Farkındalık süreci kişinin belirli bir şeyi fark etmesi ya da farkında olduğunun farkında olması şeklinde meydana gelir. Farkındalık bireyler için iki nedenden dolayı önemlidir; terapinin yanı sıra tüm sürecin de farkında olmak, farkındalık sayesinde kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenmek. Kişi kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenirse yaşamını kendi seçimleriyle şekillendirir ve özgürleşir. Aynı zamanda bireyler farkındalık ve sorumluluk alma sayesinde ihtiyaçlarını daha kolay saptar, bitirilmemiş işler tamamlanır. Birey bu şekilde çevresiyle daha iyi bir uyum içerisinde yer alır.
Birey yaşamın erken dönemlerinde ailesiyle birlikte var olur. Fakat GT’ye göre birey olgunlaşarak kendini destekleyebilme gücüne sahip olmalı ve ailesinden bağımsızlaşmalıdır. Hayatta karşılaştığı zorluklar ve değişimler karşısında korkmadan ve başkalarına ihtiyaç duymadan kendi ayakları üzerinde durmayı başarmalıdır. Bu da kişinin iç kaynaklarını etkili bir şekilde kullanmasıyla meydana gelir.
Gestalt Terapi’nin bir diğer ilgilendiği konu kişinin kendini gerçekleştirebilmesidir. Sağlıklı bireyler kendi potansiyelini en iyi şekilde kullananlardır. Bu nedenle kişi kendi özelliklerinin, yeteneklerinin farkında olarak kendinin en iyi versiyonunu bulmalıdır.
KAYNAKLAR
Öne Çıkan Görsel: Pinterest.com
Görsel1: Wikipedia.com
Görsel2: Pinterest.com
Görsel3: Pinterest.com
Murdock, N.L. (2022). Psikolojik danışma ve psikoterapi kuramları içinde (s. 198-231). Nobel Akademi.
Diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Editör: Sevi Sunar