Psikoterapinin Yan Etkileri
Psikoterapi
Psikiyatride ilaç (farmakoterapi) ve psikoterapi sıklıkla bir arada uygulanmaktadır. Her iki yöntemin birlikte uygulanması tedavinin etkisini artırmaktadır. Ancak sanılanın aksine olumsuz yan etki, sadece ilaç tedavisinde geçerli değildir. Her yararlı bir tedavinin arkasında küçük de olsa bir yan etki muhakkak söz konusudur. Sanılanın aksine cümlesini kullandım çünkü psikoterapide böyle bir etkiyi çoğu insan beklememekte. Bu yanılgının kabul edilme sıklığı ile yapılan araştırmalar arasında negatif bir korealsyon söz konusudur. Yani, psikoterapinin yan etkileri konusunda yapılan araştırmalar -en azından bulunduğumuz dönemde- yok denecek kadar az. Fakat sayıları henüz az olsa da son yıllarda psikoterapilerin olası olumsuz etkilerine dair kuramsal ve uygulamalı çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. İnsanların, psikoterapiden sonra kendini daha iyi hissedeceği beklentisi bu konuda araştırma yapılmasına ket vurmasının başlıca nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, plesebo etkisi de bu noktada devreye girmektedir. Çünkü danışanlardaki terapi algısı, çoğunlukla olumlu sonuçları da beraberinde getireceği düşüncesi geliştiğinden dolayı bu yanılgıya düşmek muhtemeldir.
Başlıktan da anlaşılacağı üzere, psikoterapinin olası yan etkileri hakkında konuşuyor olacağız. Tabii ki olumlu etkileri, yan etkilerinden katbekat fazladır. Psikoterapinin olumlu etkileri konusundaki araştırmalar çoğunluktadır ve psikoterapinin genel anlamıyla, pek çok durum için etkili bir tedavi olduğu bir gerçektir. Bu konu hakkında güvenilir ve geçerli bilgiler halihazırda litaretürde vardır. Tedavi edici gücü yüksek olan bir programın aynı zamanda zarar verme gücü de vardır ve bu gibi durumlar yeterince ilgi odağı olamamıştır. Benim değinmek istediğim konu ise, yan etkileri konusunda yapılan araştırmaların az olmasından dolayı ufak da olsa sizlerin bilgilendirmek istememdir.
Psikoterapist
Psikoterapistlerin nihai amacı, danışanın veya hastanın yararına çalışmalar yapmaktır. Bu konuda -yan etki- az çalışma olmasında ki nedenlerinden bir tanesinin de bu husustan kaynaklandığı düşünülmektedir. Sahadaki çalışanların da bildiği üzere, 500’den fazla psikoterapi tekniği ve ekol çeşidi vardır (Stiles, Shapiro ve Elliott, 1986). Bu psikoterapi çeşitlerinin etkililiğinin değişik psikopatoloji ve durumlarda araştırıldığı yüzlerce çalışma hizmet alanların ve/veya hizmet arayanların karşısında karmaşık bir tablo olarak durmaktadır. Türk Psikologlar Derneği’nin de belirttiği gibi, psikologların uyması gereken en önemli etik kurallardan biri “zarar vermekten kaçınmak”tır ya da Amerikan Psikologlar Birliği’nin ifadesiyle “Psikolog, danışanlarının/hastalarının zarar görmesine engel olacak mantıklı adımlar atar” (American Psychological Association). Bu ilkeler doğrultusunda psikoterapi etkililik çalışmalarının sayısı kadar, hatta belki de daha fazla, psikoterapi alanlar için risk oluşturabilecek etkenler üzerine da çalışma olmasını beklemek yanlış olmayacaktır.
Olası Yan Etkiler
Psikoterapinin yan etkileri yıllar boyu farklı terimlerle ele alındı. Konuya ilk değinen isim psikolog Allen Bergin’dir. Bergin, “bozulma etkisi” kavramını kullanmıştır ancak ondan sonra benzer olumsuz etkilere odaklanan araştırmacılar durumu farklı şekil ve terimlerde ele almıştır. Bunlar arasında beklenmedik/istenmeyen sonuç, olumsuz terapötik tepki, yan etki, psikoterapideki istenmeyen etki, olumsuz etki ya da olumsuz tedavi etkisi sayılabilir (Gülüm, 2012). Sözde kötüleşme etkisi, deney grubundaki bazı hastaların kontrol grubuna göre iyileşmesi, bazı hastaların kendiliğinden değişiklikler göstermesi, bazı hastaların değişmemesi, geri kalan hastaların ise kötüleşmesi anlamına gelir. (Bergin, 1966). Bu konu psikoterapide sık karşılaşılan bir durum olmasına karşın, psikoterapinin doğası gereği her zaman iyi oluş beklenmesi söz konusu değildir. Terapi, dalgalanmalı bir süreçtir. Danışan/Hasta her seanstan sonra iyi hissediş beklememelidir. Ancak burada bahsettiğimiz konu, semptomların daima kötüye gittiği ve bu dalgalanmanın süreç içinde sadece olumsuz tarafa yönlenmesidir.
Neden?
Yüzlerce terapi tekniği her hastada farklı sonuçlar doğurabileceğinden ötürü kişiye özel yaklaşım benimsemelidir. Bu seçim, yapısı gereği oldukça fazla ihmal edildiğinden, terapistlerin yetkinsizliğinden ve süpervizyonun aksatılmasından dolayı dalgalanmalı süreçten ziyade olası olumsuz yan etki olarak karşımıza çıkmaktadır. Ek olarak, psikolojik destek almak isteyen kişiyi değerlendirmeden önce doktor tarafından muayene edilmesi şarttır. Örnek verecek olursak, bipolar I veya bipolar II olduğunu düşünen ve klinik değerlendirme sonucunda da semptom kriterlerini karşılayan bir hastanın kesinlikle doktoru tarafından kan tahlili yapılması gerekmektedir.
Kişiye uygun terapi ekolünün yanlış belirlenmesinden sonra danışanda ortaya çıkan etkiler (Lilienfeld, 2007):
– Belirtileri kötüleştirebilir,
– Yeni belirtiler ortaya çıkarabilir,
– Terapiste karşı aşırı bağımlılık yaratabilir veya aktarım çoğalabilir,
– Gelecekte bir tedavi arayışına girmeyi engelleyebilir,
– Kendisine fiziksel zarar verebilir.
Bu etkilerin sebeplerinden biri de terapistin tarzı ve kişilik özelliğinin danışanla uyumlu olmamasıdır. Bundan dolayı doğru yönlendirme ve terapötik ittifak büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, tedavi sürecinde hastanın kendi yaşam sürecinden ve aldığı kararların da etkisi büyüktür. Yani, hastanın kendi sosyal çevresinde yaşadığı durumlar da olumsuz yan etkileri tetiklemektedir.
Nasıl Ortaya Çıkar?
Yapılan bir çalışmaya göre, olumsuz sonuçların şu şekilde ortaya çıkabileceği düşünülmüştür (Dimidjian ve Hollon, 2010):
- Aynı tedavi hem yararlı hem de zararlı olabilir.
- Aynı sonuç farklı bireyler için farklı anlamlar taşıyabilir.
- Ortaya çıkan sonucun doğası zaman içerisinde değişebilir.
- Bir tedavinin kendisi genel olarak hastaya zararlı gelebilir.
- Tedavinin uygulama şekli hastaya zarar verebilir.
Ne Yapmalı?
Peki, terapide bu olumsuz yan etkiler görüldüğünde ne yapmalı? Öncelikle, bu kötüye gidişi ilk fark eden terapistin kendisi olmalıdır. Terapistin gözlemleri bu doğrultuda ise yapması gereken durumlar şu şekilde önerilebilir (Hatfield ve ark., 2010):
Alevlenmeyi tartışın, seansların sıklığını tartışın, ek bilgi toplayın, spesifik müdahaleler uygulayın (örneğin destekleyici bakım, başa çıkma becerilerinin öğretilmesi), alevlenmeyi tetikleyen olaylara odaklanın, tedaviyi değiştirin, yeni tedaviler ekleyin (grup terapisi, çift terapisi vb.), motivasyonun değerlendirilmesi, tedavinin kendisinin test edilmesi, ilaç tedavisinin başlatılması, bakım düzeyinde değişiklik (örneğin kabul, günübirlik hasta olarak sevk), akran danışmanlığının kullanılması, başka bir klinisyene sevk, hekimin katılımı, insanlarla ve sosyal destek mekanizmalarıyla desteklemek önemli olacaktır.
Dile Getirmekten Kaçınılmamalı
Maalesef, terapistlerin çoğu bu yan etkileri göz ardı etmektedir. Çünkü saha çalışanları, insan ruhunun karmaşık bir yapıya sahip olduğunu iyi bilmekle beraber, yetkinlik konusunda kendi değerlerinin sorgulanmasından da endişe duymaktadır. Oysaki, yan etkilerin izlenmesi ve tartışılması terapötik ittifakı geliştirmektedir ve terapistler bunun terapötik süreci tehlikeye atacağından korkmamalıdır (Muschalla ve ark., 2023).
Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle, sağlıcakla kalın…
Kaynaklar
American Psychological Association. Ethical principles of psychologists and code of conduct. Am Psychol 2002; 57:1060-1073.
Bergin, A. E. (1966). Some implications of psychotherapy research for therapeutic practice. J Abnorm Psychol. 71:235-246.
Dimidjian, S., Hollon, S. D. (2010). How would we know if psychotherapy were harmful? Am Psychol. 65:21-33.
Gülüm, İ. V. (2012) Psikoterapilerin Olası Olumsuz Etkileri. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. 4(4): 506-519.
Hatfield. D, Mc Cullough L., Frantz S. H. B., ve Krieger K. (2010). Do we know when our clients get worse? An investigation of therapists’ ability to detect negative client change. Clin Psychol Psychother. 17:25-32.
Lilienfeld, S. O. (2007). Psychological treatments that cause harm. Perspect Psychol Sci. 2:53-70.
Muschalla, B., Müller, J., Grocholewski, A. ve Linden, M. (2023). Effects of talking about side effects versus not talking about side effects on the therapeutic alliance: A controlled clinical trial. Acta Psychiatr Scand. 148(2):208-216.
Stiles, W. B., Shapiro, D. A., ve Elliott, R. (1986). “Are all psychotherapies equivalent?” American Psychologist, 41(2), 165–180. https://doi.org/10.1037/0003-066X.41.2.165
Öne Çıkan Görsel: Yaşantı Psikoloji
Görsel 1 : İstock
Görsel 2: Gülşah Pınaroğlu
Editör: Sevi Sunar