Taşıyıcı Annelik
Taşıyıcı Annelik Nedir?
Taşıyıcı annelik, bir kadının başka bir çiftin veya bireyin genetik çocuğunu taşıyıp doğurması sürecidir. Taşıyıcı anne, embriyo transferi veya sperm ve yumurta bağışı yoluyla oluşturulan embriyoyu kendi rahmine yerleştirilir ve hamilelik sürecini tamamlar. Taşıyıcı annelik genellikle çocuk sahibi olma konusunda tıbbi ve biyolojik zorluklarla karşılaşan çiftler veya bireyler için bir seçenek olarak değerlendirilir. Tüp bebek tedavisinin yeterli olmadığı durumda son seçenek olarak tavsiye edilir. Taşıyıcı anneliğe başvuracak olan çiftlerin kendi yumurta ve spermleri kullanılmak zorunda değildir.
Süreç Nasıl İşler?
Uzmanlar, taşıyıcı annelik sürecinde jinekolojik muayeneleri yürütürler. Bu muayeneler, taşıyıcı anne adayının genel sağlık durumunu değerlendirmek için yapılan kontrollerdir. Ayrıca, kan tahlilleri gerçekleştirilir ve hormon seviyeleri, enfeksiyon durumu, genetik hastalık taşıyıcılığı gibi faktörler incelenir. Taşıyıcı anne adayının hamilelik için uygun olup olmadığını belirlemek için psikolojik durumu da gözden geçirilir. Bu adımlar, taşıyıcı annenin sağlık ve psikolojik uygunluğunu değerlendirmek ve hamilelik sürecine hazırlık yapmak amacıyla gerçekleştirilir. Taşıyıcı annelik süreci, tıbbi kontroller, ultrason taramaları, hormon tedavileri ve embriyo transferi gibi aşamaları içerir. Bu süreç, taşıyıcı anne adayının sağlığının ve rahimin hamileliğe hazır hale gelmesini sağlamak için dikkatli bir şekilde takip edilir.
Taşıyıcı annenin tedavisi, rahmi hamileliğe hazırlamak için planlanır. Bu tedavi sürecinde, taşıyıcı annenin adet döngüsü takip edilir ve rahmi gebeliğe hazırlamak için hormon ilaçları kullanılır. Ultrason taramaları düzenli aralıklarla yapılır ve rahim uygun bir duruma geldiğinde embriyo transferi gerçekleştirilir. Eğer dondurulmuş embriyolar mevcutsa, bu embriyolar transfer edilir. Eğer dondurulmuş embriyo yoksa, genetik ebeveynlerin tüp bebek tedavisi uygulanır ve embriyolar laboratuvar ortamında döllenir. Daha sonra, uygun gün ve zamanlamaya göre bu embriyolar taşıyıcı anneye transfer edilir.
Yasal ve Etik Konular
Hollywood ünlüleri arasında taşıyıcı annelik yöntemi giderek popüler hale gelirken, bu durum insan bedeni hakkında birçok soru işaretine yol açıyor. Özellikle ünlülerin tercih etmesi, toplumda taşıyıcı annelik konusunda daha fazla dikkat çekilmesine ve tartışmalara neden oluyor. Örneğin, ünlü isimlerden Chrissy Teigen, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, taşıyıcı anne olan Alexandra Ryan’ın bebeği taşıyabilmek için girdiği ameliyatları ve operasyonları dile getirdi. Bu tür açıklamalar, taşıyıcı annelik sürecinde yaşanan tıbbi müdahalelerin ve bedenin bu süreçte maruz kaldığı etkilerin konuşulmasına sebep oluyor. Taşıyıcı annelik, hem tıbbi hem de etik açıdan çeşitli tartışmalara sebep olurken, ünlü isimlerin bu yöntemi tercih etmesi, konunun daha geniş bir kitle tarafından farkındalıkla ele alınmasına katkıda bulunuyor.
Anne ve Bebek Arasındaki Bağlanma Sorunları
Anne ve bebek arasındaki bağlanma, hamilelik ve doğum sürecinin ardından başlayan ve yaşam boyu süren önemli bir duygusal bağdır. Bu bağ, annenin bebekle duygusal ve fiziksel olarak bağ kurmasını sağlar ve bebeğin güvende hissetmesine, duygusal gelişiminin desteklenmesine ve sağlıklı ilişkiler kurmasına katkıda bulunur.
Ancak taşıyıcı annelik gibi durumlarda, bu bağlanma süreci bazı zorluklarla karşılaşabilir. Bazı feministler tarafından “rahmin kiralanması” (Andrews, 1988) olarak yorumlanan taşıyıcı annelik “iki anne” için de problemler meydana getirebiliyor. Taşıyıcı anne, hamilelik sürecini tamamlamak ve bebeği doğurmakla sorumludur, ancak doğduktan sonra bebeğin genetik anne ve babasıyla bağ kurması beklenir. Bu durum, anne ve bebek arasındaki duygusal bağlanmanın farklı şekillerde yaşanmasına neden olabilir.
Taşıyıcı annelik sürecinde, taşıyıcı anne bebekle fiziksel olarak bağ kurabilir ancak duygusal olarak bu bağlanma sürecini tam anlamıyla yaşamamış olabilir. Bebek, doğduktan sonra genetik anne ve babasıyla daha güçlü bir bağ kurma eğiliminde olabilir ve taşıyıcı anne ile olan bağlantısı daha zayıf kalabilir. Khloe Kardashian, ikinci çocuğuna taşıyıcı anne yoluyla sahip olduktan sonra ilk çocuğuyla yaşadığı bağlanmayı yaşayamadığını ve bir süre yabancı hissettiğini bahsetti. Bu tür durumlar, hem taşıyıcı anne için hem de genetik anne ve baba için duygusal açıdan zorlayıcı olabilir. Taşıyıcı anne, doğurduğu bebeği vermek ve ondan ayrılmak konusunda çeşitli duygusal zorluklar yaşayabilir. Aynı şekilde, genetik anne ve baba da doğduktan sonra bebeğin duygusal ihtiyaçlarına cevap vermek ve onunla güçlü bir bağ kurmak için çaba harcamak durumunda kalabilir. Bu nedenle, taşıyıcı annelik sürecine giren taraflar arasında açık iletişim ve duygusal destek çok önemlidir. Duygusal bağlanma sürecinin anlaşıldığı ve kabul edildiği bir ortamda, anne ve bebek arasındaki bağlanma güçlendirilebilir ve her iki tarafın da bu süreci daha sağlıklı bir şekilde yaşaması mümkün olabilir. Ayrıca, taşıyıcı annelik sürecinin etik ve duygusal boyutları göz önünde bulundurularak tüm tarafların iyi hazırlanması ve desteklenmesi de önemlidir.
Bu yazıyı beğendiyseniz anneliğe farklı bir bakış açısıyla bakmanızı sağlayacak Harlow’un Maymun Deneyi’ni anlatan yazımıza buradan ulaşabilirsiniz!
Kaynaklar
Andrews, L. B. (1988). Surrogate motherhood: the challenge for feminists. Law, Medicine and HealthCare, 16(1-2), 72-80. https://doi.org/10.1111/j.1748-720x.1988.tb01053.x
Öne Çıkan Görsel:
Görsel 1: thedailyguardian.com
Görsel 2: ovu.com
Görsel 3: purewow.com