Mutluluğun Sırrı: Akışta Olmak

Günümüz medyasında “akışta olmak, akışta kalmak, anda olmak, akışına bırakmak” gibi kullanımlarla karşılaşmışsınızdır. Mindfulness ve meditasyon gibi son dönemin ün kazanan zihinsel aktivitelerinin de vurguladığı şey anda olmak ve akış halinde olmaktır. Peki, akış hali tam olarak nedir?

Akış deneyiminin psikoloji literatürüne konu olma yolculuğu, Mihaly Csikszentmihalyi isimli Macar asıllı bir psikoloğun mutlu olmanın sırlarını araştırması ile başlıyor. Csikszentmihalyi, yaptığı bir konuşmada İkinci Dünya Savaşının kendi yaşamının 8-10’lu yıllarına denk geldiğini söylüyor. Savaşın bitimiyle onun merakını körükleyen şey ise bu kadar yıkıcı bir olaydan sonra insanların hayatı hala yaşamaya değer bulması olmuş. Bunun üzerine edindiği ilk araştırma sorusunu ‘İnsanlar nasıl mutlu olur? Onları mutluluğa götüren faktörler nelerdir?’ olarak belirlemiş ve akademik yayınlarında da sosyoekonomik düzey, cinsiyet, yaş, etnik köken gibi değişkenler üzerinden insanların hangi koşullarda daha mutlu olduğunu araştırmış. Sporcular ve sanatçılar gibi belli etkinliklerde faal olan grupları incelediğinde ise bu kişilerin birbirlerine çok benzer bir zihinsel durum içinde olduğunu görerek akış deneyiminin temellerini atmış.

Akış deneyimi en sade tanımıyla bireyin tüm dikkatini, zamanını ve ilgisini tek bir nesneye veya faaliyete verdiği öznel bir durumdur. Akışın tanımlayıcı özelliği, anbean aktiviteye yoğun deneyimsel katılımdır. Sürükleyici bir romanı okumak, bir beste yazmak veya derin bir sohbete dalmak akış deneyimine örnek verilebilir. Akış deneyimi dokuz belirleyici özelliği (alt boyutları) vardır: Eylem ve farkındalığın birleşmesi, bir kontrol duygusu, zorluk ve beceri dengesi, görevle ilgili hedeflerin net oluşu, aktivitenin kendisi ve anında geribildirim veren doğası, benlik bilincinde kayıp, görevin içsel olarak motive edici doğası, yüksek konsantrasyon ve değişen bir zaman algısı.

  1. Eylem ve farkındalığın birleşmesi, dikkat kaynağının tamamen yapılan işe verilip çevreden gelen diğer dikkat dağıtıcı uyaranların susturulması ile sağlanır.
  2. Kontrol duygusu ise günlük hayatta sürekli hissedilen kaygının ve kontrolü kaybetme korkusunun ortadan kalkarak yapılan işte yüksek kontrole sahip olunması anlamına gelir.
  3. Zorluk-beceri dengesi, algılanan zorluklar ile algılanan beceriler arasındaki dengedir. Bu durum “optimal uyarılma” kavramını anımsatır. Algılanan zorluklar ve beceriler iyi bir şekilde eşleştirildiğinde, dikkat tamamen çekilir ancak bu denge doğası gereği kırılgandır. Zorluklar becerileri aşmaya başlarsa, kişi tipik olarak kaygılanır; beceriler zorlukları aşmaya başlarsa, kişi rahatlar ve sonra sıkılır.
  4. Akışın dördüncü özelliği faaliyetin net bir dizi hedef doğrultusunda ilerlemesi gerekliliğidir ki bu şekilde dikkatin korunması kolaylaşmaktadır.
  5. Akış, net ve anında geri bildirimin varlığına bağlıdır. Birey, deneyimsel olarak ilgili tüm faaliyetlerin bir parçası olan sürekli değişen çevresel talepleri müzakere etmeye ihtiyaç duyar.
  6. Benlik bilincinde kayıp terimi ilk bakışta her ne kadar olumsuz algılansa da olumsuz bir niteliği yoktur. Benlik bilincinde bir kayıp olur çünkü benlik için tüm ilgi kaybolur ve kişi etkinlikle bir olur.
  7. Bu tür optimal deneyimler kendi başlarına bir amaçtır ve o kadar keyiflidir ki, içsel olarak motive edici hale gelirler. Akış o kadar keyifli bir deneyim olarak tanımlanır ki, kişi bu duruma geri dönmek için motive olur.
  8. Yüksek derecede konsantrasyon ise kişinin aktiviteye tüm dikkatiyle katılımını ve o anda farkındalığının yüksek olmasını içerir.
  9. Değişen bir zaman algısı ise akışa geçilen işi yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlayamamak, bir nevi transa geçmek olarak kendini gösterir. Yani bir işi, etkinliği veya hobinizi gerçekleştirirken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor, etrafta olup biteni fark etmiyor ve kontrolün elinizde olduğunu hissediyorsanız akışı deneyimliyorsunuz demektir.

Akış haline geçmede kişisel özellikler de önemli bir rol oynamaktadır. Kişinin faaliyeti ne derecede ilgi çekici bulduğu, faaliyeti gerçekleştirirken ne hissettiği, görevde başarılı olmaya atfettiği önem gibi kişiden kişiye değişen özellikler de akışın deneyimlenmesi için önemlidir.

 

Akış deneyimi hakkında akıllara gelen ilk sorulardan biri de bu olgunun bir kişilik özelliği mi yoksa psikolojik veya zihinsel bir durum mu olduğudur. Bu önemli bir ayrımdır çünkü yapının bir kişilik özelliği olması bunun kalıcı olduğunu ve kişilerin bu durumu yapmaya eğilim gösterdiğini vurgular. Durumsal bir yapı olması ise akışın daha geçici ve her bireyin zaman zaman deneyimleyebileceği bir durum olduğunu gösterir. Akış deneyimi hakkında yapılan çalışmalar ise bu yapının hem bir eğilimsel hem de durumsal bir niteliği olduğunu gösterdi. Yani kişilerin akışı deneyimlemesinde eğilimleri de etkili olurken daha geçici herkesin deneyimleyebileceği bir tarafı da vardır.

Peki, Csikszentmihalyi’nin baştaki sorusuna dönecek olursak akış gerçekten bir insanı daha mutlu yapar mı? Yapılan birçok araştırma akış deneyimi ile psikolojik iyi oluşun ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu araştırmalarda psikolojik iyi oluşu en iyi yordayan akış özelliğinin görevin zorluğu ile algılanan yeterliliğin dengede olması olduğu bulunmuştur. Carpentier ve arkadaşları, yaptıkları çalışmada faaliyete gösterilen tutku dolayısıyla akış halinde olmanın iyi oluşla ilişkili olduğunu bulmuştur ancak faaliyetlerde uyumlu tutku ve obsesif-saplantılı tutku arasında ayrım yapmanın gerekliliğinin altını çizmiştir. Çalışmaları uyumlu tutkunun psikolojik iyi oluşla olumlu, saplantılı tutkunun ise bu psikolojik sağlıkla olumsuz ilişkili olduğunu göstermiştir. Psikolojik iyi oluşla ilgili sitemizde bulunan yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Bu güçlü psikolojik durum spor, müzik ve iş hayatı gibi çeşitli alanlarda kişilerin iyi oluşları ve performansları açısından incelenmiştir. Akış durumu sporcunun performansı ve iyi oluşuyla ilişkili bulunmuştur. Sporcularla yapılan anketlerde akış durumunda oldukları bir antrenmandan sonra gurur, memnuniyet ve başarı duygusu gibi bir dizi içsel ödülü deneyimlediklerini bildirmişler ve aktiviteye devam edebilecekleri veya tekrar yapmak için sabırsızlanabilecekleri için akış durumlarından keyif aldıklarını bildirmişlerdir. İş ve Örgüt Psikolojisi alanında da çalışılmaya başlayan akış deneyimi çalışanların beyana dayalı iyi oluşlarıyla ilişkili bulunmuştur.

Özetle, akış hali tüm benliğinizde anda olup farkındalık içinde olduğunuz yaptığınız faaliyete yüzde yüz katılımınızı sağladığınız zihinsel bir durumdur. Akış hali meditasyon esnasında tüm dikkatinizi bedeninize odakladığınız bir an da olabilir, dağ tırmanışı yaparken hissettiğiniz adrenaline ve gerçekleştirdiğiniz fiziksel aktiviteye odaklandığınız bir an da olabilir. Hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyduğumuz bu durumun psikolojik iyi oluşa katkıda bulunduğu ve yaptığımız işteki performansımızı arttırdığı kabul ediliyor. Peki siz hiç akış deneyiminde olduğunuz bir anı hatırlıyor musunuz? O anda ne hissetmiştiniz?

 

Kaynaklar

Carpentier, J., Mageau, G. A. ve Vallerand, R. J. (2012). Ruminations and flow: Why do people with a more harmonious passion experience higher well-being?. Journal of Happiness Studies13, 501-518.

Csikszentmihalyi, M. ve Larson, R. (2014). Flow and the foundations of positive psychology. Dordrecht: Springer.

Ilies, R., Wagner, D., Wilson, K., Ceja, L., Johnson, M., DeRue, S. ve Ilgen, D. (2017). Flow at work and basic psychological needs: Effects on well‐being. Applied Psychology66(1), 3-24.

Swann, C., Crust, L. ve Vella, S. A. (2017). New directions in the psychology of optimal performance in sport: Flow and clutch states. Current Opinion in Psychology16, 48-53.

Öne Çıkan Görsel: Fractalenlightenment.com

Görsel 1: Designative.info

Görsel 2: Dahaiyisen.com

Görsel 3: Hwca.com

Editör: Mehmet Umut Şimşek

Leave a Reply