Zihninde Senaryolarla Yaşayanlar: Uyumsuz Hayal Kurma

Uyumsuz Hayal Kurma Nedir?

Uyumsuz hayal kurma davranışı, kişilerin insan ilişkilerinin yerini alabilen ve işlevselliğe müdahale eden kapsamlı bir fantezi eğilimi olarak tanımlanır. Kişilerde yarattığı sıkıntı ve işlevde azalma nedeniyle bazı kaynaklara göre bozukluk olarak da tanımlaması gerekmektedir ancak DSM-5 tanı kitapçığında yer almamaktadır. Buna rağmen internette kendilerine “uyumsuz hayalperestler” diyen, topluluklar kuran kullanıcılar vardır ve klinisyenlerle bu kontrol edemedikleri fantezi davranışlarına bir çözüm bulabilmeleri için etkileşime geçmektedirler.

Hayal kurma, hemen hemen hepimizin deneyimlediği bir zihinsel faaliyettir ve oldukça faydalı işlevleri vardır. Geleceğini planlama ve simüle etme, zihinsel molalar ile can sıkıntısını giderme, yaratıcılığı oluşturma ve kişinin kendi anlamlı yaşam öyküsünü zihinsel olarak kurabilmesi gibi işlevler hayal kurmayı oldukça yararlı kılar. Peki oldukça yararlı işlevleri olduğu düşünülen hayal kurma nasıl kontrolden çıkar?

Uyumsuz hayal kurmanın ,her ne kadar bireylerde günlük hayatın stresörlerinden kaçmak ve sıkıntıyı azaltmak gibi olumlu nedenlerle ortaya çıksa da, olumlu etkileri oldukça kısa sürelidir. Kişiler davranışı gerçekleştirdikten sonra hayal kurmaya harcadıkları zaman için pişmanlık ve utanç duymaktadır. Kendilerini “uyumsuz hayalperestler” olarak tanımlayan gruplardan elde edilen verilere göre bu kişiler günlerinin yarısını ve daha fazlasını hayal kurmaya ayırmaktadır ve bu normal işlevli hayal kurma için harcanan zamandan oldukça fazladır. Bu aktiviteye ayırılan vakit bazen o kadar artar ki kişiler uykuya dalmakta zorlanabilirler çünkü hayal kurmalarını durduramazlar.

Normal Hayal Kurma İle Farkı

Normal hayal kurma ve uyumsuz hayal kurma, gerçekleştirilme şekilleri bakımından da birbirinden farklıdır. İşlevli olan hayal kurma bilinçsiz olarak ve dinlenme amacıyla gerçekleşir ve aktif dikkat söz konusu değildir. Ancak uyumsuz hayal kuran kişiler bu davranışa dikkatlerini odaklarlar, başka dünyalar ve kurgusal karakterler oluştururlar. Tabii ki dikkatleri hayal dünyalarına odaklanmış olduğu için günlük hayatta yapılması gereken aktivitelerde kişi dikkatini toplamada zorluk çeker, hayal kurmak kişiye daha cazip gelir. Bazı araştırmacıların açıklamasına göre dikkatlerini odaklamak ve hayale daha aktif katılım göstermek için rutin hareketleri kullanırlar (volta atmak gibi). Bunun yanında ise hayallere daha gerçeklik katmak ve kendilerinde değişik duygular uyandırma amacıyla müzik dinlerler. Kişilerin bu hayallere dalabilmeleri için yalnız olmaları gerekir ki bu nedenle sık sık kendilerini izole ederler.

OKB’nin Bir Götergesi Mi Yoksa Davranışsal Bağımlılık Mı?

Uyumsuz hayal kurmayı ilk kez kavramsallaştıran Somer, başta bu bozukluğun çocukluk travmalarıyla ilgili olduğunu savundu ancak daha sonra kendisinin ve başka araştırmacıların yaptığı çalışmalarda bu davranışta bulunan çok az kişinin çocukluk travması bildirdiği bulgusuna ulaşıldı. Daha yakın zamanda uyumsuz hayal kurmanın dört kategoriyle ilişkili olduğu öne sürüldü: Disosiyatif bozukluk, dikkat bozukluğu, obsesif-kompulsif spektrum bozukluğu veya davranışsal bağımlılık. Uyumsuz hayal kurmanın gerçeklikten kopma ve başka karakterleri özümseyebilme gibi özellikleri disosiyasyon ile ilişkilendirilirken; tekrarlayan, rutin ve bazen de otomatik gerçekleşmesi de obsesif kompulsif spektrum bozukluğunu akıllara getirmektedir.

Klinik düzeyde uyumsuz hayalperestler üzerine yakın zamanda yapılan bir araştırma, yapılandırılmış bir klinik görüşmeyle örneklemin oldukça psikopatolojik özellikleri olduğunu gösterdi. Çoğunda en az dört ek tanı olduğu bulgusuna ulaştılar. Soffer-Dudek ve arkadaşları yaptıkları çalışma sonucunda uyumsuz hayal kurmayı bir tür obsesyon veya zihinsel zorlama olarak yorumlamayabilecekleri; ancak OKB’deki obsesyonlar genellikle izinsiz girme ve kaygı duygularıyla ilişkiliyken, uyumsuz hayalin daha gönüllü ve eğlenceli olduğu konusunda ayrıştığını savundular.

Davranışın gerçekleştirilmesindeki ödüllendirici doğa nedeniyle uyumsuz hayal kurma, davranışsal bağımlılık olarak da nitelendirilmektedir. Araştırmacılar bu durumu role play üzerine kurulu olan RPG türünden oyunları oynayarak gerçek hayatın stresörlerinden kaçınan ve normalde deneyimleyemeyeceği aktiviteleri deneyimleyen oyuncuların deneyimlediği bağımlılığa benzer olarak ele almışlardır. İki aktivite de çok ödüllendiricidir ki saatler boyunca gerçekleştirilebilir. Her ne kadar nörobiyolojik olarak ödüllendirici olsa da kişiler yapmadıklarında özlem duydukları bu aktiviteden sonra yine de pişmanlık duyarlar çünkü kontrolü kaybetme hisleri oldukça baskındır.

Neden DSM-5’te Yer Almıyor?

Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’nın beşinci baskısı (DSM-5), davranışsal bağımlılıklar bölümünde yalnızca kumar oynama bozukluğunu listelerken, yazarlar ayrıca internette oyun oynama bozukluğu veya pornografi izlemek gibi ek biçimleri de dikkate almakta ve sosyal medyanın aşırı kullanımı konusunda daha fazla araştırma yapılmasını önermektedir. (Amerikan Psikiyatri Birliği [APA], 2013). Uyumsuz hayal kurma ile ilgili bilinenler sınırlı olduğundan dolayı hala DSM-5’te yer almamaktadır.

Konu hakkında oldukça kısıtlı sayıda araştırma bulunması ve fenomenin hala inceleme aşamasında olması nedeniyle bu deneyimin nasıl durdurulabileceği hakkında yapılacak yorumlar da elbette kısıtlı ve yüksek güvenirlikte olmayan yorumlar olacaktır. Ancak semptomları incelenen bireylerin raporlarına göre bu davranışı tetikleyen müzik dinleme, belli bazı rutin hareketler ve sosyal izolasyon gibi davranışlardan uzak durmanın etkili olabileceği fikrindeyiz. Ayrıca bazı araştırmacılar, “sensory grounding” olan bilinen duyu hedefli teknikler sayesinde kişilerin anda kalabildiğini ifade etmektedir. Bu teknikler duyusal faaliyetleri kullanarak anda kalmayı gerektirir ki bu da uyumsuz hayal kurmanın tam tersi bir davranıştır. Bir diğer tekniğe göre ise hayal edilen senaryoların ödüllendirici etkisini azaltmak için kurguları kişinin istemediği şekilde devam ettirmek de uyumsuz hayal kurmayı azaltmaya yönelik tekniklerdendir.

 

Kaynaklar

Bigelsen, J., Lehrfeld, J. M., Jopp, D. S. ve Somer, E. (2016). Maladaptive daydreaming: Evidence for an under-researched mental health disorder. Consciousness and cognition. 42, 254-266.

Pietkiewicz, I. J., Nęcki, S., Bańbura, A. ve Tomalski, R. (2018). Maladaptive daydreaming as a new form of behavioral addiction. Journal of Behavioral Addictions. 7(3), 838-843.

Soffer-Dudek, N. ve Somer, E. (2018). Trapped in a daydream: Daily elevations in maladaptive daydreaming are associated with daily psychopathological symptoms. Frontiers in Psychiatry. 9, 194.

Somer, E., Somer, L. ve Jopp, D. S. (2016). Parallel lives: A phenomenological study of the lived experience of maladaptive daydreaming. Journal of Trauma & Dissociation. 17(5), 561-576.

Öne Çıkan Görsel: imdb.com

Görsel 1: wepresent.wetransfer.com

Görsel 2: lifestyle.kompas.com

Görsel 3: ideastream.org

 

Editör: Mehmet Umut Şimşek

One comment

Leave a Reply