Özür Dilemek
Özür dilemek, yapılan hatalı bir davranıştan veya söylenen kötü bir sözden sonra karşımızdakinin incinmesi, kırılması ya da bizim yanlış anlaşılmamızı istemediğimizden dolayı “yaptığım hatanın farkındayım ve bundan dolayı üzgünüm ” mesajını iletmek adına kullandığımız bir ifadedir. Özür dilemek kelime anlamıyla mazur görülmeyi talep etmektir. Buradaki haliyle özür dilemek kişinin yaptığı hatayı geri alamayacağını ama bu hatadan da pişmanlık duyduğunu ve hem mağdur kişiye hem de ilişkiye zarar verdiğinin farkında olduğunu bu nedenle bu davranışın mazur görülmesini ve affedilmeyi dilemektir. Bunun yanında özür dilerken bu hatanın tekrar yaşanmayacağını ve daha dikkatli olunacağını da vadetmek gerekir. Özür dilemenin temelinde samimiyet, hatayı kabul etme, telafi etme çabası, af dileme, pişmanlık ve endişe gibi unsurlar bulunur.
Günlük hayatta geç kalmak, kötü söz söylemek gibi küçük; kalp kırmak, sözünü tutmamak, birinin hakkını elinden almak gibi büyük eylemlerimizden dolayı özür dileriz. Fakat buradaki özür dilemek yoldan geçerken tanımadığımız bir insana çarptığımızdaki ağzımızın kenarından söylediğimiz, birini geçiştirmek veya söylenmesinden kurtulmak adına alelacele dilediğimiz özürlerden çok daha farklıdır. Bu bağlamda özür dilemek büyük bir erdemdir, cesaret ve samimiyet ister.
İnsan ilişkilerinde çatışma yaşanılması kaçınılmazdır. Yanlış anlaşılmalar, öfke patlamaları, gerginlik, istenmeyen/uygun olmayan durumlar içinde olmak bu çatışmalara zemin hazırlayan ve yıkıcı sonuçlar doğurabilecek eylemlere örnektir. Özür dileme ifadesinin insan ilişkilerini onarmasını, eylemlerin zorlayıcı sonuçlarını azaltmasını ve çatışmanın çözümünde ön ayak olmasını bekleriz. Fakat bazı insanlar özür dilemezler. Ne kadar yapılan hatalı davranış büyük olsa da, mağdur kişi ne kadar kırılsa da bu kişilerden haksız olduklarını söylediklerini ve özür dilediklerini göremeyiz. Gerek kırılan kişiyle empati kurmaması gerek hata yapmanın onlara göre olmaması ve kendini mükemmel olarak görmesi ve buna benzer bir sürü sebep özür dilemenin önüne geçebilir. Schuamann (2018) özür dilemenin önünde üç ana engelin olduğunu belirtmiştir:
- Yaralanan kişiye ya da ilişkiye karşı gerçek bir endişe hissetmemek.
- Özür dilemenin kişinin kendi itibarına zarar verebileceğini düşünmesi.
- Özür dilemenin affedilmek için yeterli olmayacağını düşünmek.
Mağdur kişinin incinmesi kişi için önemli değilse veya aradaki ilişki bir özürü hakkedecek kadar değerli görülmüyorsa kişi özür dilemekten kaçınır. Bu durumda ilişki devam etmez ve bir bakıma hatalı davranış nedeniyle ilişki gözden çıkarılmış olur. Diğer yandan kişi özür dilerken suçu kabul ederse bunun kendi imajına zarar vereceğini düşünür ve özür dilemez. Suçluluk ve utanç duygusu kişiye rahatsızlık verir ve özür dilerse diğer insanların onun suçlu ya da hata yapan insan olarak görmesinden çekinir. Bu kişiler suçu çok kişisel algılarlar, durumu karakteriyle özdeşleştirmeye yatkındırlar. Lakin yanlış, karakterimizde değil sergilediğimiz davranıştadır. Bu ayrıştırmayı yapmakta zorlanan kişiler özür dilemekte de zorlanır. Bir diğer engel de kişinin özrünün mağdur tarafından kabul edilmeyeceği düşüncesi, özrün gerekli olup olmadığına karar verememe, davranışın telafisinin özür dilemekle olmayacağı düşüncelerinden doğar. Unutulmamalıdır ki özür dilemek ve bu şekilde kendimizi ifade edebilme şansı bulmak mağdurun hatalı kişiye empati yapmasına olanak sağlar. Bu sayede mağdur olaya daha pozitif bakabilir, hatalı kişiye karşı öfkesini azaltabilir ve kişiyi anlamasında ve affetmesinde etkili olabilir.
Yapılan bir araştırmada öz şefkatin özür dileme istekliliğini yordadığı, öz şefkat tutumu ve özür dileme istekliliği arasında pozitif bir ilişki olduğu bulunmuştur. Öz şefkatli insanlar her insanın hata yapabileceğini bu nedenle de hata yapmanın kişisel algılanmaması gerektiğini bilirler ve diğer insanların kendileri hakkındaki fikirlerini, olumsuz eylemlerini yargılamazlar, savunmacı davranmazlar. Bu sayede özür dilemenin onları iyi insan olmaktan alıkoymadığını bilerek tepki verirler. Aynı zamanda daha kapsamlı özürler dilemeye eğilimlilerdir ve özürlerinde savunmacı tutumlar sergilemekten, mazeret sunmaktan kaçınırlar.
Bir diğer araştırmada ise kaçıngan bağlanan bireyler ve kapsamlı bir özür dileme arasında negatif bir korelasyon bulunmuştur. Kaçıngan bireylerin mağdur kişilere karşı düşük seviyelerde endişe hissetmesi, empati kuramaması, mağdurun incinip incinmemesiyle ilgilenmemesi, ilişkiden vazgeçmeleri nedeniyle daha savunmacı özürler dilediği görülmüştür.
Peki biz neden özür dileriz? Özür dilemek sosyal bir gerekliliktir. İnsan ilişkilerinde çatışmalar, yanlış anlaşılmalar, hatalar kaçınılmazsa bunu iyileştirmenin yollarını bulmak ve uzlaşma sağlamak bizim için gereklidir. Hiçbir insan mükemmel değildir bu nedenle özür dilemek bizim bir insan olduğumuzu ve hata yapmanın insan olmanın bir parçası olduğunu kabul etmemize yardımcı olur. Kişi yaptığı hatanın farkına vardığında dersler çıkarabilir, empati yoluyla incinen birinin ne hissettiğini anlayabilir bu sayede özür dilemek kişinin itibarını zedelemektense aksine iyi bir insan olmasına katkı sağlar. Bu nokta da Freud’un şu sözlerini eklemek isterim “Özür dilemek sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin egonuzdan yüksek olduğunu gösterir”. Diğer taraftan özür dilemek ve suçu kabul etmek, davranışın verdiği zararı telafi etmeye çalışmak mağdurun onurunu geri kazanmasına, çatışmayı çözmesine ve ilişkinin bağlarının güçlenmesine katkı sağlar. Tabi bu noktada mağdurun özürü nezaketle kabul etmesi ve ılımlı bir tavır sergilemesi de özür dilemek kadar önemlidir. Özürün nazikçe karşılanmaması tüm bu süreci boşa götürebilir. Bunun yanında zaman da çok önemlidir. Mağdurun kırgınlığının geçmesi, anlaşıldığını hissetmesi, hatalı kişiyi affetmesi zamanla gerçekleşir. Bu noktada hatalı kişiler sabırlı olmalı, mağdurun ve ilişkinin iyileşmesine zaman tanımalılardır.
Kaynaklar
Ashy, M., Mercurio, A.E. ve Malley-Morison, K. (2010). Apology, forgiveness, and reconciliation: An ecological world view framework. Individual Differences Research, 8(1), 17-26.
De Cremer, D., Pillutla, M. M. ve Folmer, C. R. (2011). How important is an apology to you?: Forecasting errors in evaluating the value of apologies. Psychological Science, 22(1), 45-48.
Frantz, C.M., Bennigson, C. (2005). Better late than early: The influence of timing on apology effectiveness. Journal of Experimental Social Psychology, 41,201-207.
Schumann, K. (2018). The psychology of offering an apology: Understanding the barriers to apologizing and how to overcome them. Current Directions in Psychological Science, 27(2), 74-78.
Schumann, K., Orehek, E. (2019). Avoidant and defensive: Adult attachment and quality of apologies. Journal of Social and Personal Relationships, 36(3), 809-833.
Vazeou-Nieuwenhuis, A., Schumann, K. (2018). Self-compassionate and apologetic? How and why having compassion toward the self relates to a willingness to apologize. Personality and Individual Differences, 124, 71-76.
Öne Çıkan Görsel: Gq.com.tr
Görsel 1: Dusunvekalk.com
Görsel 2: iSockPhoto.com
Görsel 3: Mentoridil.com