Korkudan Korkma: Agorafobi
“Bir süre sonra, eve yeterince çabuk dönemem diye alışverişe gitmekten korkmaya ve kaçınmaya başladım. Kasada beklerken git gide daha endişelenir oldum. Bir keresinde bu endişelerimden dolayı alışveriş arabamı orada bırakıp aceleyle eve döndüm. Bu olaydan sonra, ancak biri de bana eşlik ederse alışverişe çıkabildim. Korkularımın sınırı genişleyerek başka durumları da ele geçirmeye başladı. Öyle ki toplu taşımadan hatta araba kullanmaktan kaçınır hale geldim. Şimdi ise evden neredeyse hiç çıkmıyorum.” Mavis
Bazı insanlar kalabalık ortamlara girmekten, toplu taşıma kullanmaktan, alışveriş merkezlerine gitmekten, yoğun trafikte araba kullanmaktan kaçınırlar. Bu kaçınma davranışı, herhangi bir kaygı belirtisi oluştuğunda saydığım ortamlardan kaçmanın zor olmasından kaynaklanır. Kaçmanın zor olması kişilerde paniğe sebep olur ve isteseler bile böyle ortamlara girmekten uzak dururlar. Bir nevi daha fazla endişelenmeyi önlemenin bir yolu haline gelir. Agorafobi tam olarak bu anlama gelir. Yunanca “pazar yeri korkusu” anlamına gelen agorafobi kaygı belirtilerinin oluştuğu anda kaçmanın güç ya da utandırıcı olduğu durumlar karşısında yaşanan kaygı olarak tanımlanır. Agorafobisi olan pek çok kişi bundan büyük bir rahatsızlık duysa bile evden çıkamaz. Oldukça yaygın bir kaygı (anksiyete) bozukluğudur. Kadınlarda erkeklerden 2 kat daha fazla görülür. Kadınların yüzde 7’sinden fazlası ve erkeklerin yaklaşık yüzde 3’ü hayatlarının bir döneminde bu bozukluğu yaşar. Agorafobi görülen vakaların 2/3’ünde başlangıç 35 yaş öncesidir.
Agorafobi tanısının konulması için kişinin kaygılarının belli başlı kriterleri karşılaması gerekir. Kaçmanın ya da yardım istemenin mümkün olmadığı, tek başına evin dışında olma, toplu taşıma araçları ile seyahat etme, otoparklar ve çarşılar gibi açık yerlerde olma, tiyatro ve mağazalar gibi kapalı alanlarda olma, sıra bekleme ya da kalabalık bir yerde bulunma gibi durumlardan en az iki tanesinde yetersiz kalınacağı, utanç verici veya panik benzeri belirtiler gösterileceği ile ilgili aşırı ve belirgin bir korku veya kaygı duyulmalıdır. Bu kaygı duyulan durumlar sürekli korku veya endişeye yol açmalıdır. Bu yüzden ya kaçınma davranışı gösterilir ya eşlik edecek birine ihtiyaç duyulur ya da yoğun korku veya kaygı ile bu durumlara katlanılır. Aynı zamanda kişi bu belirtileri en az 6 aydır yaşıyor olmalıdır.
Agorafobiden kaynaklı korkular panik bozukluğuna benzeyebilir. Hatta psikolojik rahatsızlıkların tanı ölçütleri ve başvuru kitabı olan DSM’nin 5. versiyonuna kadar agorafobi, panik bozukluğun alt tipi olarak geçiyordu. DSM-5‘in çıkması ile birlikte ayrı bir tanı kategorisi olarak yer aldı. Bu değişikliğin nedeni ise panik bozukluğunun belirtilerinin olmadığı agorafobi vakalarının oldukça fazla olmasıdır. Panik bozukluğu tanısının konulabilmesi için en az bir kez panik atak geçirmiş olunması gereklidir. Ancak agorafobi tanısı için panik atak geçirmiş olunması şart değildir. Beş ayrı büyük epidemiyolojik çalışma, agorafobi belirtileri olan kişilerin en az yarısının hiç panik atak yaşamadığı göstermiştir. Ancak panik bozukluğunun sonuçlarından biri olan yoğun kaçınmalardan dolayı agorafobi gelişebilir. Böyle bir durumda kişi eştanı (komorbid) alır.
Agorafobi, DSM-5 ile birlikte ayrı bir bozukluk olarak kabul edildiği için agorafobinin etiyolojisi yani hangi nedenlerle agorafobinin ortaya çıktığı hakkında diğer bozukluklara göre az şey bilinmektedir. Agorafobi diğer kaygı bozuklukları gibi genetik yatkınlık ve yaşam olaylarıyla ilişkili görünüyor. Etiyolojiyle ilgili başlıca bilişsel model ise, kamuya açık alanlarda yaşanacak kaygının sonuçları ile ilgili olumsuz düşünceler tarafından agorafobinin tetiklediğini öne süren korkudan korkma hipotezidir. Bu hipotezi destekleyen kanıtlardan da vardır. Agorafobiye sahip insanların, kaygının sosyal olarak kabul edilemez sonuçlara yol açacağına dair katasrofik inançlara sahip olmaları bu hipotezi destekler niteliktedir. Katasrofik, çok kötü bir olay anlamına gelir. Özellikle felaket etkisi yaratacak olayları anlatmak için kullanılır. Örnek vermek gerekirse agorafobi tanısı almış bir kişinin “delireceğim” diye düşünmesi ve olayı olduğundan çok daha kötü yorumlaması katasrofik inançtır.
Agorafobinin tedavisi için bilişsel davranışçı yaklaşım ile gelişen maruz bırakma terapisi kullanılır. Tedavide özellikle korkulan veya kaygı duyulan durumlara sistematik maruz bırakma terapisi oldukça etkilidir. Agorafobi tedavisi alan kişinin bir partneri varsa ve o da maruz bırakma terapisine dahil edilirse tedavi daha da etkili olur. Agorafobisi olmayan partner, kişinin evden çıkmaktan kaçınmasını engellemek için ihtiyaçlarını karşılamayı bırakması için desteklenir. Böylece kişi yavaş yavaş korkularıyla yüzleşir ve bu durumlara alışmaya başlar.
Kaynaklar
Amerikan Psikiyatri Birliği, (2013). Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal elkitabı, beşinci baskı (DSM-5),tanı ölçütleri başvuru elkitabı. ( E. Köroğlu, Çev. Ed.). Hekimler Yayın Birliği. (2013).
Kring, A., M. ve Johnson, S., L. (2015). Anormal psikolojisi (12. baskı). (M. Şahin, Çev.). Nobel Yayınları. (2014).
Morrison, J. (2019). DSM-5’i kolaylaştıran klinisyenler için tanı rehberi. (H. Uğur Kural, Çev.) Nobel Yayınları. (2014).
Silove, D., Manicavasagar, V. (2017). Panik atak ve agorafobi. (N. Yener, Çev.). Kuraldışı Yayıncılık. (2016).
Öne Çıkan Görsel: Pinterest
Görsel 1, 2 ve 3: Pinterest
Editör: Gülbin Daldal