Gülümsemenin Sosyal, Fiziksel ve Psikolojik Faydaları: Dünya Gülümseme Günü Özel

Gülümsemek sosyal hayatımızda en sık kullandığımız iletişim araçlarından biridir. Kişinin pozitif bir duygudurumda olup olmadığı hakkında ipucu sağlar ve karşı tarafta olumlu duygular uyandırır. Bu yüzden sosyal hayatımızda karşı tarafın gülümsemesi istendik bir durumdur. Peki gülümsemenin bilimsel açıdan faydaları nelerdir? Bu yazımızda bu konunun üzerinde duracağız.

Gülümsemenin Tarihi

Gülümsemenin önemi, bilimsel olmayan dini kaynaklarda da sık sık yer almaktadır. İslam’da kardeşini gülümseyerek karşılamanın sadaka olduğu hadislerde belirtilirken, Yahudilerin kutsal kitaplarından olan Süleymanın Özdeyişleri’nde ise gülen yüzün insanı mutlu ettiği üzerinde durulur. Yani bununla ilgili bilimsel araştırmalar yapılmadan da yüz binlerce yıldır gülümsemenin faydalı olduğuna inanılmakta ve dinler tarafından da teşvik edilmekteydi (akt. Beamish ve ark., 2019).

Bilimsel Çalışmalar

Charles Darwin, gülümsemenin fizyolojik doğasını araştıran ilk bilim insanlarından biriydi. ‘Duyguların İfadesi’ adlı kitabında gülümsemeyi mutluluk ve neşeyi iletmek için kullanılan ortak bir mekanizma olarak tanımladı. Bu kitap, ağlama, gülme, kaş çatma gibi çeşitli duygusal ifade ve davranışların tarihçesini ve işlevini evrimci bir yaklaşımla anlatmaktadır. Darwin’in vardığı sonuçlar, o dönemde fizyolojik ve genetik bilgi eksikliği nedeniyle kısıtlanmış olsa da, yüz ifadelerine evrimsel bir bakış açısıyla bakmak, bugün hala sürdürülmekte olan sonsuz araştırma sorularını ortaya çıkardı. Darwin, duygu ifadelerinin hem organizmayı çevredeki uyaranlara yanıt vermeye hazırladıkları için uyarlanabilir hem de önemli sosyal bilgileri aktardıkları için iletişimsel olduğunu varsaymıştı (akt. Cross ve ark., 2022).

Evrimsel bakış açısıyla ortaya atılan iddialardan birinde ise gülümsemenin karşı tarafa herhangi bir tehdit olmadığını anlatmak için kullanılmasıydı. Spesifik olarak, gülümseme, atalarımızın arkadaş canlısı olduklarını belli bir mesafeden başkalarına duyurmaları için okunması kolay bir işaret olarak faydalı olmuş olabilir. Belirsizlik yüksek olduğunda ve ilgili fizyolojik uyarılma arttığında, gülümsemeler hem başkalarına kendisinin tehdit içermediğini işaret eder (Becker ve Srinivasan, 2014) hem de fizyolojik stresle ilgili uyarılmanın azalması yoluyla içsel olarak bir tehdit eksikliğinin işareti olabilir (Pressman ve diğerleri, 2021).

Ünlü Fransız Nörolog Guillaume Duchenne ise gülümsemenin fizyolojik mekanizmasını yüzde bulunan kaslar üzerinde tanımlıyordu. Ona göre zigomatik majör kas ve orbicularis oculi’nin birleşik kasılması gülümsemenin ortaya çıkmasını sağlıyordu. Duchenne bu noktada çok önemli bir ayrım yaptı. Orbicularis oculi kasının kasılmasıyla Duchenne gülümseme dediğimiz doğal ve gerçek mutluluk ifadesi olan gülümseme ortaya çıkıyordu, bu kasın kasılmaması durumunda ise sahte ve kasıtlı olarak nitelendirilen gülümsemeler ortaya çıkıyordu (akt. Cross ve ark., 2022).

Ekman ve Friesen (1982), gülümsemeyle ilgili ilk deneysel çalışmaları yaptıklarında orbicularis oculi kasının kasılmasında hissedilen bir olumlu etki olduğunu ancak bu kasılmanın olmadığı gülümsemelerde bu olumlu etkinin hissedilmediğini öne sürdüler. Sahte gülümsemeler, bir kişinin kendisini gerçekten hissetmediği olumlu duygudurumu hissettiğine ikna etmeye çalıştığı gülümsemelerdir; bu gülümsemeler genellikle orbicularis oculi kas aktivasyonunu içermez. Aynı zamanda araştırmacılar bu doğal olmayan gülümsemeleri sahte ve sefil olarak da ikiye ayırmıştır (İğrenç bir film izlerken veya sıkıntı içindeyken sefil gülümsemeler ortaya çıkarken, sahte gülümseme rahatsız edici olmayan ancak gülümsemenin uygun olduğu durumlarda ortaya çıkar.).

Bu çalışmalar sonucunda ulaştığımız nokta ise her gülümsemenin aynı işleve sahip olmadığı ve kendi içlerinde çeşitlendikleridir. Birçok araştırmacı gülümsemenin tipolojisi konusunda çalıştılar. Rychlowska ve arkadaşları farklı gülümseme şekilleri üzerinde çalıştılar ve bireylerin farklı yüz ifadesi modellerini sırasıyla olumlu duygular, sosyal bağlılık ve üstünlük ileten ödül, yakınlık ve baskınlık gülümsemeleriyle ilişkilendirdiğini gösterdiler. Yani farklı gülümseme şekilleri farklı sosyal mesajlar içeriyordu (Rychlowska ve ark., 2017).

Peki bu gülümseler bilim insanları tarafından nasıl ayırt ediliyor? Tabii ki bu gülümsemeler kişilerin kendi yargılarına bırakılmıyor ve standardize işlemler uygulanıyor. Çalışmalarda en sık kullanılan yöntemlerden biri yüz haraketleri kodlama sistemidir. Yüz üzerindeki farklı noktalardaki farklı kaslar bu sisteme kodlanır ve uygulanan algoritma sayesinde birbirlerinden ayrıştırılır (akt. Cross ve ark., 2022).

İyi Hissetmediğimiz Zamanlarda Gülümsemek Olumlu Bir Duygudurum Yaratır Mı?

Hem Darwin hem de James, duyguların bedensel ifadesi ve zihinsel işlenmesinin çift yönlü olarak bağlantılı olduğunu iddia ettiler. Yüzsel geribildirimi hipotezine göre hissetiğimiz duyguların yüz ifademizi değiştirebildiği gibi yüz ifademizin de duygularımızı değiştirebileceği öne sürülmüştür. İlkinden ikincisine benzersiz bir nedensel yol göstermenin karmaşık olduğu kanıtlanmıştır ancak mevcut araştırmalar, doğası gereği zihinsel işlemenin (örn. telafi edici stratejiler) duygudurum üzerinde rol oynadığını göstermektedir (akt. Cross ve ark., 2022).

Strack ve meslektaşları (1988) tarafından yürütülen bu hipotezin ufuk açıcı bir çalışmasında, katılımcılara bir kalem verildi ve üç koşuldan birine atandılar: kalemi dudaklarıyla tutma (nötr yüz ifadesi), kalemi dişlerinin arasında tutma (gülümseme) veya kalemi baskın olmayan elleriyle tutarak (kontrol). Daha da önemlisi, katılımcılara yüz ifadesi manipülasyonlarından haberdar olmamaları için bir paravan öykü anlatıldı. Katılımcılara bir dizi karikatür gösterildi ve her bir karikatürün komikliğini derecelendirmeleri istendi. Gülümseyen durumdaki bireyler, karikatürleri diğer iki koşuldaki katılımcılardan önemli ölçüde daha komik buldular, bu da yüz geribildirim hipotezi için kanıt sağladı.

Bununla birlikte, bu çığır açan çalışmanın 17 farklı laboratuvar tarafından yakın zamanda tekrarlanması başarısız oldu, bu da yüz geri bildirim çalışmasının geçerliliği veya evrenselliği hakkında bazı şüpheler uyandırdı. Bununla birlikte, 138 çalışmanın yakın tarihli bir meta-analizi, sağlam varyans tahminleri ile rastgele etkiler meta-regresyonunu kullanarak yüz geri bildiriminin duygusal deneyim üzerinde genel bir etkisinin olup olmadığını araştırdı. Sonuçlar gerçekten de küçük ama anlamlı bir etki olduğunu gösterdi (Wagenmakers ve ark., 2016).

Gülümsemenin Sosyal Etkileşimlerdeki Rolü

Gülümseme, iyileştirilmiş sosyal ilişkilerle doğrudan bağlantılı olabilir çünkü uzun zamandır samimiyeti ve güveni gösteren sosyal bir işaret olduğu kabul edilmektedir. İnsanlar, başkalarının yanında olduklarında yalnız oldukları zamanlara kıyasla daha fazla gülümserler ve gülümseyerek yapılan selamlar, gülümsemeden yapılan selamlamalardan daha etkilidir. İnsanlar ayrıca başkalarıyla bağlantı kurmak ve başarılı etkileşimler gerçekleştirmek için de gülümsemeyi kullanırlar. Hem duygusal taklit (başka bir kişinin duygusal ifadesinin taklidi) hem de duygusal bulaşma (duygusal olarak başka bir kişiyle yakınlaşmak) bu ilişkilerde rol oynayabilir; örneğin, taklitçiliğin sosyal etkileşimlerin kalitesini iyileştirdiği gösterilmiştir (akt. Cross ve ark., 2022).

Ayrıca, gülümseyen insanlar genellikle daha çekici, samimi, girişken, sağlıklı ve yetkin olarak algılanır ve başkalarını kendilerine çeker (Gunnery & Ruben, 2016). Bunlar gibi araştırmalar, gülümseme davranışının doğası gereği sosyal olduğuna ve daha fazla gülümseyen kişilerin daha yüksek düzeyde sosyal kaynaşma ve desteğe sahip olabileceğine dair kanıtlar sunmaktadır. Bu sosyal değişkenlerin bir dizi sağlık yararına yakından ve güçlü bir şekilde bağlı olduğu göz önüne alındığında (Holt-Lunstad ve ark., 2010), bu, daha sık doğal gülümsemenin fiziksel sağlıkla bağlantılı olmasının olası bir nedenini sağlar. Bu nedenle, sosyal bağlarla ilişkili faydalar ve onları kolaylaştıran özellikler nedeniyle gülümsemenin sağlıkla bağlantılı olduğu makul görünmektedir.

Gülümsemenin Fiziksel Sağlığa Etkisi

Gülümseme eyleminin olumlu etki oluşturma durumunu yarattığı veya arttırdığı yüz geri bildirim hipotezi doğruysa, daha yüksek olumlu duygudurum seviyelerinin daha iyi fiziksel sağlıkla nasıl bağlantılı olduğunu açıklamaya yardımcı olmak için olumlu etkinin ana etki modeli ve stres tamponlama modeli devreye girer (Pressman & Cohen, 2005).

Ana etki modelinde, olumlu etkinin sağlıklı davranışları artırarak (örneğin daha fazla egzersiz, daha fazla uyku, daha sağlıklı beslenme), sosyal bağlantıları geliştirerek ve duyguyu değiştiren fizyolojik değişiklikler yoluyla sağlığa fayda sağladığı varsayılmaktadır. Stres tamponlama modeli, olumlu etkinin stres algılarını, stres reaktivitesini ve stres gerialımını değiştirmesi ve iyileştirmesi yoluyla yardımcı olduğunu varsaymaktadır. Geri alma hipotezi, olumlu etkinin stres iyileşmesini hızlandırarak sağlığı etkileyebileceğini gösteren stres tamponlama modelinin daha spesifik bir çeşididir; yani, oluşturulan olumlu etki stres faktörlerinin fizyoloji üzerindeki zararlı etkilerini ‘geri alır’ (Pressman & Cohen, 2005).

Gülümsemenin strese karşı koruma sağlamanın veya tepkileri tamponlamanın bir başka yolları, daha iyi duygu düzenleme, daha az tehdit algısı ve iyileştirilmiş kardiyovasküler sağlık sonuçlarıdır. Vagal ton, parasempatik sinir sisteminden sorumlu olan vagus sinirinin dinlenme aktivasyonunu temsil eder ve sempatik sinir sistemi aktivitesini azaltır. Vagus sinirinin duygu ve sağlıktaki rolünü vurgulayan birbirini tamamlayan iki teori, polivagal teori ve genelleştirilmiş güvensizlik stres teorisidir (akt. Cross ve ark., 2022).

Polivagal teori, yüz ve ses ifadelerinden sorumlu kraniyal sinirler ile kardiyovasküler sistem arasındaki fizyolojik bağlantıları (vagus siniri yoluyla) vurgular. Polivagal teori, yüz kaslarının hareketlerinin, kalbin kalp pilindeki vagal aktivite üzerinde etkisi olan beyin bölgelerine bilgi gönderdiğini öne sürer. Bu nedenle, bağlama uygun duyguların gülümseme gibi yüz ifadeleri yoluyla sosyal paylaşımı, daha yüksek vagal ton yoluyla daha iyi sağlığı öngörebilir. Buna karşılık, genelleştirilmiş güvensizlik stres teorisi, bir dizi yaygın koşulun (örneğin; obezite, yalnızlık, stresli olaylar) zamanla fizyolojik stres tepkisinin kronik aktivasyonuna nasıl yol açabileceğini vurgular. Bu yaygın koşullar daha sonra bir tehdit veya güvensizlik algısı üretebilir ve buna bağlı olarak vagal tonu azaltabilir (akt. Cross ve ark., 2022).

Görece az olan literatür çalışması, doğal olarak oluşan gülümsemelerin, on yıl sonra daha düşük koroner kalp hastalığı oranları gibi önemli sağlık sonuçlarıyla bağlantılı olabileceğini düşündürmektedir (Davidson, Mostofsky ve Whang, 2010). İki çalışma, fiziksel ağrı sırasında deneysel olarak manipüle edilmiş gülümsemenin kardiyovasküler iyileşme süreci için faydalı olabileceğini öne sürdü (örn., Kraft & Pressman, 2012), ancak bu araştırmaların kapsamı sınırlıdır ve henüz kapsamlı bir şekilde çoğaltılmamış veya genişletilmemiştir.

Cross ve arkadaşları, gülümsemenin fiziksel sağlık üzerindeki etkisi üzerine yazdıkları inceleme yazısında gerçek ve manüpile edilmiş gülümsemelerin fiziksel sağlık için olumlu etki sağladığı sonucuna ulaşmışlar. Ancak bu noktada gülümsemek sizi hastalıklardan yüzde yüz korur veya hastalıkları geri alır gibi bir yaklaşıma yer vermiyorlar. Gülümsemenin fiziksel sağlık üzerinde küçük ve dolaylı etkileri olabilir. Örneğin stres geri alma modelinde olduğu gibi stresten koruyucu etki sağlayabilir, daha fazla sosyal destek elde edilmesini sağlayabilir veya duygu düzenleme için küçük etkileri olabilir (akt. Cross ve ark., 2022).

Gülümsemek neden yararımıza olabilir?

Gülümsemenizi öneriyor ve teşvik ediyoruz çünkü bizim için çok küçük bir efor gerektiren bu davranış hayatımızı çok farklı boyutlardan etkiliyor. Gülümsemek kendinizi daha iyi hissetmenize, başkalarına olumlu mesajlar vermenize ve dolayısıyla sosyal desteğe daha kolay ulaşmanıza yardımcı olabilir. Fiziksel sağlığınızı da dolaylı yollardan olumlu etkileyebilir. Yani mutlaka kazancınızın olacağını ancak kaybınızın olmayacağını düşünüyoruz. Çünkü günümüze kadar gülümsemenin olumsuz etkisine dair yapılan bir çalışma veya teori yok.

Bol bol gülümsediğiniz bir Dünya Gülümseme Günü diliyoruz.

Kaynakça

Beamish, A. J., Foster, J. J., Edwards, H. ve Olbers, T. (2019). What’s in a smile? A review of the benefits of the clinician’s smile. Postgraduate medical journal95(1120), 91-95.

Becker, D. V. ve Srinivasan, N. (2014). The vividness of the happy face. Current Directions in Psychological Science, 23(3), 189–194. https://doi.org/10.1177/0963721414533702

Cross, M. P., Acevedo, A. M., Leger, K. A. ve Pressman, S. D. (2022). How and why could smiling influence physical health? A conceptual review. Health Psychology Review, 1-23.

Davidson, K. W., Mostofsky, E. ve Whang, W. (2010). Don’t worry, be happy: Positive affect and reduced 10-year incident coronary heart disease: The Canadian Nova Scotia Health Survey. European Heart Journal, 31(9), 1065–1070. http://doi.org/10.1093/eurheartj/ehp603

Ekman, P. ve Friesen, W. V. (1982). Felt, false, and miserable smiles. Journal of Nonverbal Behavior, 6(4), 238–252. https://doi.org/10.1007/BF00987191

Gunnery, S. D. ve Ruben, M. A. (2016). Perceptions of Duchenne and non-Duchenne smiles: A meta-analysis. Cognition and Emotion, 30(3), 501–515. https://doi.org/10.1080/02699931.2015.1018817

Holt-Lunstad, J., Smith, T. B. ve Layton, J. B. (2010). Social relationships and mortality risk: A meta-analytic review. PLoS Medicine, 7(7), e1000316. https://doi.org/10.1371/journal.pmed.1000316

Kraft, T. L. ve Pressman, S. D. (2012). Grin and bear it: The influence of manipulated facial expression on the stress response. Psychological Science, 23(11), 1372–1378. http://doi.org/10.1177/0956797612445312

Pressman, S. D. ve Cohen, S. (2005). Does positive affect influence health? Psychological Bulletin, 131(6), 925–971. https://doi.org/10.1037/0033-2909.131.6.925

Pressman, S. D., Acevedo, A. M., Hammond, K. V. ve Kraft-Feil, T. L. (2021). Smile (or grimace) through the pain? The effects of experimentally manipulated facial expressions on needle-injection responses. Emotion, 21(6), 1188– 1203. https://doi.org/10.1037/emo0000913

Rychlowska, M., Jack, R. E., Garrod, O. G. B., Schyns, P. G., Martin, J. D. ve Niedenthal, P. M. (2017). Functional smiles: Tools for love, sympathy, and war. Psychological Science, 28(9), 1259–1270. https://doi.org/10.1177/0956797617706082

Strack, F., Martin, L. L. ve Stepper, S. (1988). Inhibiting and facilitating conditions of the human smile: A nonobtrusive test of the facial feedback hypothesis. Journal of Personality and Social Psychology, 54(5), 768–777. https://doi.org/10.1037/0022-3514.54.5.768

Wagenmakers, E. J., Beek, T., Dijkhoff, L., Gronau, Q. F., Acosta, A., Adams Jr, R. B., Albohn, D. N., Allard, E. S., Benning, S. D., Blouin-Hudon, E. M. ve Bulnes, L. C. (2016). Registered replication report: Strack, martin, & Stepper (1988). Perspectives on Psychological Science, 11, 917–928. https://doi.org/10.1177/1745691616674458

Öne Çıkan Görsel: vecteezy.com

Görsel 1: freepik.com

Görsel 2: gotonumerique.com

Görsel 3: researchgate.net

Görsel 4: researchgate.net

Görsel 5: reba.global

Görsel 6: Twitter

One comment

Leave a Reply