İntihar ve Anlam Arayışı
“Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini suçlu, sorumlu saymasın çünkü suç yok yalnızca ırmağın akışına bir müdahale söz konusu! Her anın niye’sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu!” demişti Nilgün Marmara intihar mektubunda. Bu yazı yaşadığı anın niyelerini sorgulayanlara…
Antik Yunanlı ozan Homeros, Odysseia adlı ünlü destanının 11. bölümünde hakkında bilgi verdiği kişilerden biri de Aiolos’un oğlu, Korent’in kurucusu, Sisifos’tur. Sisifos’u Olimpos’un efendileri sonsuz bir acıya mahkûm etmişlerdi. Sisifos kocaman bir taş kütlesini dik bir tepenin üstüne taşımak zorundaydı. Kol ve bacaklarındaki bütün kuvveti toplayıp, koca kayayı yavaş yavaş tepeden yukarı taşımaya mahkûmdu. Sisifos tam kayayı tepenin üstüne getirdiği anda, kayanın ağırlığını taşıyamaz hale geliyor ve onu zapt edemez oluyordu. Kaya tepeden aşağı yuvarlanıp hızlıca uzaklaşırken Sisifos bütün enerjisini toplayarak ancak kendisini kayanın önünde kalıp altında ezilmekten kıl payı kurtarabiliyordu. Bu cezanın neden verildiği hakkında bir bilgi bulunmamakla beraber bu durumun tam bir işkence olduğu açıkça ortadaydı. Bu hikayede anlatılan sadece hayali bir karakterdir. Peki neden yaşıyorum sorusuna yanıt bulamayanların kendi içinde yaşadığı işkenceler…
Albert Camus ateist bir filozoftur. Felsefesi içerisinde varoluşçuluk ve absürdizm ile ilgilenmiştir. Sisifos miti hakkında yazdığı bir yazıda insanın aynı Kral Sisisfos gibi zavallı bir halde olduğundan bahseder. Ona göre yaşam anlamsızdır ve tüm bu anlamsızlığa karşın yaşamayı tercih eden kişi, içinde bulunduğu anlamsızlıkla mücadele ederek yaşamını anlamlandırmaya çalışır. Tanrı vardır düşüncesini benimseyen Kierkegaard ise insanın yaptığı seçimlerde yalnız olduğunu söyler fakat ona göre insan, ölümün kaçımılmazlığı ve dünyanın anlamsızlığı karşısında umutsuzluğa düşer ve içinde bulunduğu bu umutsuzluk halinden Tanrı’nın varlığına inanarak ve yaşadıklarında yalnız olmadığını bilerek hareket etmelidir.
Varoluşçu felsefeyi de arkasına alarak farklı metodolojiler geliştiren psikoterapi teknikleri de mevcuttur. Bunlardan ilki Victor Frankl isimli psikiyatristin ortaya çıkardığı yöntemdir. Victor Frankl İkinci dünya savaşı sırasında SS subayları tarafından toplama kampında çeşitli işkencelere maruz bırakılmıştır fakat bu kadar zor şartlar içerisinden kendi yaşadıklarını anlatabilmek için bir kitap yazar, kitabını insanlara taşıyabilmek amacıyla hayatta kalmaya çalışır. Bu kitapta geliştirdiği logoterapi tekniğinden bahseder. Logoterapiye göre insan yaşadığı her acıyı iyimser bir bakış açısı ile değerlendirip acının ona kattıkları ile kendini dönüştürmeye çalışarak hayatına devam etmelidir. Yaşadığı hayat ancak bu şekilde anlamlı olabilir.
Sanatta ise Pink Floyd isimli rock grubunun The Dark Side Of The Moon Albümü insanın neden yaşadığını sorgulamadan dünyanın anlamsızlığını ve geçiciliğini unutarak günlük hırslar peşinde koştuğunu anlatmaktadır.” İnsan, gereksiz hırslar içinde kaybolmak yerine sadece bir kere yaşadığımız bu hayatı en iyi şekilde yaşamaya çalışmalıdır.” ana fikrine sahiptir. Albümün Eclipse (tutulma) isimli son şarkısı ölüm anını hatırlatır: There is no dark side in the moon really. Matter of fact it’s all dark. The only thing that makes it look light is the sun.( Ayın karanlık yüzü yoktur. Aslında ay tamamen karanlıktır. Onu aydınlık yapan güneştir.)
Her birimiz Sisifos gibi bir dağın üstüne bir taşı çıkarmaya çalışıyoruz. Kimimiz Tanrı için katlanıyor bu zorluğa kimimiz tanrılara isyan için, kimimiz ise mücadele ediyor sadece yaşadım diyebilmek için.
“Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi.” demişti Nilgün Marmara intihar mektubunda. O niyelere takılıp kalmıştı belki ama bizler için hala bir şans var. Bu nedenle belki de sadece yaşamalıyız ölmek için acele etmeden ve yaşadığımız hayata fazla bir anlam yüklemeden.
Güneşinizin, ayın karanlık yüzünün arkasında kalmasına izin vermeden yaşamanız dileğiyle…
Kaynaklar
Ağılkaya Z. (2010). İntihar Girişiminde Bulunanlar Üzerine Empirik Bir Araştırma. M.Ü. ilahiyat Fakültesi Dergisi . 38(1), s. 173-202.
Bahadır A. (2000). Psikoterapi’de Yeni Bir Yaklaşım: Logoterapi ve Victor Frankl. TC Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Bursa.
Bulduker G. (2020). Modernitenin Sonuçları Bağlamında Nilgün Marmara Şiirinde Varoluşsal Sorunlar. Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, sayı 50
Frankl E. V. (2018). İnsanın Anlam Arayışı .(S. Budan, Çev.).Okyanus Yayınları.
Karakaya, Ş. (2020). “İntihar Olaylarında Varoluşsal Sorunlar: Felsefi Sağaltım Açısından Yaklaşım”. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (AKSOS), sayı 8, s. 71-91.
Çelebi V. (2008). S. Kierkegaard ve J.P. Sarter’ın Varoluşçuluk Anlayışlarının Karşılaştırılması. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli.
Öne Çıkan Görsel: www.pinterest.com