Göç Psikolojisi
Göç, canlıların sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi faktörler gibi birçok nedenden dolayı doğal yaşam alanlarından isteyerek veya mecburi olarak ayrılmasıdır. Göç nedeni, göçenlerin nereye göç ettiklerine, hangi sebeplerden göç edildiğine, göçmenlerin nitelik ve niceliklerine göre farklılık göstermektedir.
Psikolojik açıdan göç, birey ve toplumların huzursuz edici olay veya durumlardan uzaklaşarak daha huzurlu bir yere gitmesi olarak tanımlanabilir. Göçe bağlı olarak yer değiştirme ruh sağlığını da etkilemektedir. Bu etkiyi açıklamak için birçok kuram bulunmaktadır.
Sosyal izolasyon kuramına göre bireylerin yaşadığı durum sadece fiziksel olarak yer değiştirme değil, bireyin alışmış olduğu haklardan ve sosyal etkileşim kurduğu çevreden ayrılmasıdır.
Göçün ruh sağlığına etkisini açıklayan kuramlardan bir diğeri ise kültürel şok kuramıdır. Bu kurama göre göç edilen yerle ayrılınan yerin kültürel benzerlik ya da farklılığı, göçmenin az ya da çok uyum güçlülüğü çekmemesine yol açan bir süreçtir.
Kültürel değişme kuramı, göçmenlerin farklı yerde yaşamaya başlamasıyla stresli yaşam sürdürdüklerini varsaymaktadır. Stresli yaşam her bir bireyin ruh sağlığını farklı olarak etkilemektedir. Örneğin, bir bireyde yalnızlık duygusu ağır basarken diğer bireyde depresif eğilimler olabilir. Stresli yaşam koşulları yeni ruhsal sağlığa sebep olabilir veya geçmişteki bastırılmış problemleri de gün yüzüne çıkarabilir.
Göç eden bireylerin göç ettikleri yerlere alışması, uyum sağlaması ve kendini güvende hissetmesi uzun süre sonra olabilir. Göçmenlerde alışma sürecinde yalnızlık duygusu, özlem, boşluk hissi, yabancılık duygusu, aşağılık duygusu, köksüzlük, kırgınlık, kaygı ve stres gibi ruh sağlığını derinden etkileyen olumsuz duygular gözlemlenmektedir.
Göçmenlerin göç ettikleri yerlerde sıklıkla karşılaştıkları durumlar, göç eden bireylerin psikolojisini olumsuz etkilemekte ve travma oluşturabilmektedir. Dışlanma, damgalanma, kültürel yanlış anlaşılmalar ve dil bilmediğinden kaynaklanan iletişim sorunları göçmenlerin travmatik olaylar yaşamasını artırmaktadır.
Yeni bir yere giden bireyin karşılaşacağı en büyük problemlerden biri de dildir. Dil öğrenme sürecinde birey, iletişim kurma güçlüğü çekerek kendisini anlatamaz veya yanlış anlaşılmalara sebep olabilir. Kendini ifade edememe strese ve depresyona yol açabilir.
Göçmenlere, yerli halk tarafından algılanış biçimlerini iki kavram üzerinden açıklayabiliriz. Bu iki kavram kalıpyargı ve ön yargıdır. Önyargı kavramı Yalçın’a göre (2017) yerli halkın ayrıcalıklı grup konumunu meşrulaştırarak sosyal kimlik ihtiyacını karşılar. Kalıpyargılar ise toplumlar arasında güç ve egemenlik çerçevesinde bakıldığında güç sahibi olan ve kişi sayısı bakımından fazla olan grubun yanlış da olsa her türlü davranışını meşrulaştırır. Kalıpyargı ve önyargı göçmenler üzerinde olumsuz ruh sağlığı sorunlarına sebep olmaktadır. Bu sorunların başında anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon gelmektedir.
Kaynaklar
Ercan, R. ve Uyar, G. (2021). Göç ve göçmen davranışlarında gözlemlenen sosyal psikolojik boyutlar. Journal Of Social, Humanities and Administrative Sciences, 7(45):2071-2085.
Karasu, M. A. (2017). Göç ve Uyum Sorunu. 11.Uluslararası Kamu Yönetimi Sempozyumu, 28-29-30 Eylül 2017, Elazığ.
Özdemir, A. ve Budak, F. (2017). Göçün çocuk ruh sağlığı üzerine etkileri. Kadın Araştırmaları Dergisi, 3(2). 212-223.
Sever, G. (2022). Göç ve yalnızlık: Psiko-sosyal ve ekonomik sonuçları, Göç Dergisi, 9(2), 225-245.
Öne Çıkan Görsel: martamonteiro.com
Editör: Gülbin Daldal