Unutamıyor musun? Bastırmayı Dene

“Freud içimizdeki gerçeklerin çoğunun bilinçli olmadığını, bilinçli olan şeylerin çoğunun da gerçek olmadığını fark etmiştir.”

ERICH FROMM

İnsan doğası gereği toplum içinde yaşar, kendine özel bir rolü toplumda bir yeri vardır. Bu role göre toplumun normlarına uygun yaşar. Yaşadıkça da kendi anılarını biriktirir. Bu anılar bazen mutlu bazen hüzünlü bazen de acı vericidir. Anılar ne kadar acı verici olsa da insan yaşamaya devam eder. Yeni yerler keşfeder, yeni insanlarla tanışır, her gün birbirinden eşsiz olaylar yaşar. Bunların her biri yeni birer anı demektir ve bu anılarının hepsi otobiyografik bellekte toplanır. Ancak otobiyografik belleğin kendi içinde sınırları vardır. Yaşamımızdaki her anının toplandığı bu bellek zaman geçtikçe bazı anıları siler. Bu oldukça normaldir her şeyi hatırlayamayız. Yeni anıların gelişiyle bazı eski anılar silinir. Ancak bazen ilkokul zamanındaki arkadaşlarımızı hatırlarken dün ne yediğimizi unutabiliriz. Aradaki bu zaman farkına rağmen yıllar önceki bir anıyı hatırlarken dün yaşanan olayları unutmamızın nedenlerinden biri anıların içerdiği duygu yoğunluğuyla alakalıdır.

Her bir anı belirli duygular içerir ve içerdikleri duyguların yoğunlukları birbirinden farklıdır. Bir anının duygu yoğunluğu ne kadar fazlaysa unutulması yani silinmesi o kadar zor olur. İyi duygular içeren anıların unutulmaması güzel bir şey olabilir ama anılar sadece iyi duygular içermez. Yoğun kötü duygular içeren anıların unutulması da zordur. Her insanın hatırladığında üzüldüğü veya acı çektiği anılar vardır. Çünkü anıyı hatırladığımızda sadece olayı değil duyguyu da hatırlarız. Ve bazı durumlarda hatırlamak çok acı verici olabilir. Hatta bazı anılar o kadar yoğun kötü duygular içerir ki ruhsal sağlığa zarar verebilir. Bu anıları hatırlamak istemeyiz ama yoğun duygular bunların unutulmasına izin vermez. Böylelikle zarar verici anılar belleğimizde kalmaya devam eder. Tetiklendikçe tekrar tekrar hatırlanır ve belleğimize daha da çok kazınır. Her hatırlandığında beraberinde taşıdığı duyguları da getirir. Acı verici ya da tehlikeli anılar bilince zarar vermeye başlar. Ama insanın içindeki bir mekanizma bilinci bu anılardan korumaya çalışır.

Benliğimiz istenmeyen, acı verici veya tehlikeli düşünce, fikir ya da anılarla başa çıkmak için pek çok teknik kullanır ve bu tekniklerin hepsine savunma mekanizması denir. Bastırma, savunma mekanizmalarının içinde en önemlisidir. Bu mekanizmanın kullanılmasının amacı benliğin tehdit edici malzemeyi bilinç dışına atma ve bilince ulaşmasına engel olma çabasıdır. Bilinç dışının büyük bir bölümü tehditkar, acı verici, hoşa gitmeyen anıların unutulması şeklinde bastırmaya aittir. Bu şekilde anıların bilince girmesi önlenir, insana açıklanamaz bir naiflik verir. Anıların bastırılması, bellek boşlukları veya kişinin kendi durumundan ya da içinde bulunduğu koşullardan habersiz olması şeklinde kendini gösterir. Ancak anılar ne kadar bastırılmış olsa bile duygu hala ordadır. Sadece ardındaki fikir ya da olay mevcut değildir.

Bastırma kasıtlı ancak bilinçsiz bir unutmadır.”

Bu şekilde benliğimiz bastırmayı kullanarak zarar verici anılardan bizi korur. Her sağlıklı insan bilinçsizce bunu kullanır, bu oldukça normaldir. Ancak bastırma sürekli ve aktif bir süreçtir. Bu  yüzden de benliğimizin sürekli enerji harcaması gerekir ve bastırmayı ne kadar çok kullanırsa başka bir işlev göremeyecek kadar yorulmasına neden olur.  Daha güçlü bir benliğe sahip olmak için bazen bu anıları bastırmak yerine onlarla yüzleşmemiz gerekir. Çünkü kaçtıkça veya onları bastırdıkça başka işlevler için enerjimiz kalmaz. Bastırmanın tek kötü yanı çok fazla enerji kullanması da değildir. Bazı durumlarda anıların bastırılması duygusal ya da fiziksel duyular nedeniyle anıları çok daha güçlendirdiği görüşleri ortaya çıkmıştır.

Kısacası kötü anıların izlerini silme konusunda bastırma iyi bir yöntem olabilir. Ancak bu her durumda geçerli değildir, bastırma her zaman en iyi yöntem değildir. Ne kadar zor olsa da bazen anıyı silmek yerine onunla yüzleşmek bizi daha güçlü yapar. Dediğim gibi anılar ne kadar acı verici olsa da insan yaşamaya devam eder.

 

 

Kaynaklar

Aksoy, T. (23, Ekim, 2012). Duygu Yoksa Hatırlanacak Bir Şey de Yok. https://www.temelaksoy.com/duygu-yoksa-hatirlanacak-bir-sey-de-yok/

Burger, J. M. (2006). Kişilik. Kaknüs Yayınları.

Furnham, A. (2014). Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Psikololi Fikri. Domingo Yayınları.

Weeks, M. (2022). Dakikalar İçinde Psikoloji. Kronik Yayınları.

Öne Çıkan Görsel: Google

Görsel 1: Google

Görsel 2: Pinterest

Yorum Bırak