Ebeveynin Duygusal Erişilebilirliği
Duygusal Erişilebilirlik Nedir?
Bireyin yaşamındaki ilk yılların fiziksel ve psikolojik gelişimde önemli olduğu uzun zamandan beri kabul edilmektedir. Sağlıklı gelişim için çocuğun uygun bir çevre içinde çeşitli uyarıcılarla karşılaşması gerekir. Yaşamın ilk yıllarında en etkili olan uyarıcılar ise çocuğun anne ve babasıdır (Taşkın, 2011). Ancak çocukluk yıllarının önemindeki bu uzlaşmaya rağmen bu yıllarda etkisi en belirgin kurum olan aile ile ilgili belirli özelliklere dair araştırmalar nispeten azdır (Gökçe, 2013). Çocuğun fiziksel ve duygusal gelişimine etki edebilecek en önemli faktörlerden biri ebeveynin duygusal erişilebilirliğidir (Gökçe, 2013). Duygusal erişilebilirlik en basit tanımıyla ilişki içindeki bireylerin birbirlerinin duygularını anlayabilmesi ve bu duygulara uygun tepkiler verebilmesidir.
Kavram temelde duygusal ilişkinin paylaşılması ve kişinin ilişki içerisindeki memnuniyetini ifade eder. İlişkinin doğası gereği duygusal erişilebilir olma durumu da sadece tek bir bireye yansıtılamaz, karşılıklı etkileşim sonucu gelişir. Ebeveyn-çocuk ilişkisi kapsamında bakacak olursak duygusal erişilebilirlik, ebeveynin çocuğun verdiği sinyallere açık olup bu sinyallere uygun tepkiler verebilmesi ve çocuğun da annesine karşı açık olup onu yaptığı etkinliklere veya oyunlara katmasıdır (Duman, 2022).
Araştırmacılar, kavramı ilk kez çocuğun çevreyi keşfinde annenin ortamdaki varlığı ve destekleyici niteliği olarak tanımlanmıştır. Her ne kadar başlarda ebeveynin fiziksel varlığının destekleyici olma durumu için yeterli olduğu savunulsa da ilerleyen çalışmalarda sadece fiziken orada bulunmanın değil duygusal olarak da orada olmasının ve varlığının hissedilmesinin gerektiği anlaşılır ve kavram yeniden temellendirilir. Babore, Carlucci, Cataldi, Phares ve Trumello (2014) kavramı yakınlık, duyarlılık, sıcaklık ve dinleme yeteneğinden oluşan karmaşık bir yapı olarak tanımlar. Lum ve Phares (2005) duygusal erişilebilir olmanın ebeveynin çocukta güven duygusu oluşturan davranışları olduğunu savunur. Clay, Coates, Tran ve Phares (2017) ise duygusal olarak erişilebilir olmanın çocuğa keşif imkanı sunarken müdahaleci olmayan bir şekilde çocuğa belli sınırlar koymayı içerdiğini vurgular (akt. Ülkümen, 2021).
Kuramsal Arka Plan
Duygusal erişilebilirlik, bağlanma ve sistem teorilerinin birleştirilmesiyle birlikte ortaya çıkan bir kavramdır. Kavramın ortaya çıkmasında bağlanma teorisi özellikle önemli bir yere sahiptir. Çünkü bağlanma teorisinde annenin güvenli üs olarak tanımlanması duygusal erişilebilirlik kavramı açıklanırken de temel alınır. Ancak bağlanma teorisi ebeveyn çocuk ilişkisine sadece ebeveynin tarafından bakar. Duygusal erişilebilirlik kavramı ise çocuğun da anneye duygularını anlaması ve tepki verebilmesi için fırsat sunma gerekliliğini de kapsar. Temelde iki yaklaşım çocuğun çevreyi keşfinde ebeveynin rolünü önemli yere koyduğu için oldukça benzerdir (akt. Ülkümen, 2021).
Duygusal erişilebilirliğin ortaya çıkmasında etkili olan diğer bir teori ise sistem teorisidir. Sistem teorisi bireylerin her birinin davranışlarının ilişkiye katkı sunduğunu, birbirlerinin davranışlarından etkilendiklerini ve bu nedenlerle de ilişkinin sürekli değişim halinde olduğunu savunur. Bu bütüncül bakış açısı duygusal erişilebilirlik kavramında da temel alınan bir noktadır. İlişki döngüseldir ve ilişki içindeki iki birey de duygusal etkileşimde etkilidir, bundan dolayı bireyler ilişki bağlamını göz önünde bulundurularak incelenir (akt. Ülkümen, 2021).
Duygusal erişilebilirlik, olumlu duygular kadar olumsuz duyguları da kabul edebilme ve bu duygulara tepki verebilmeyi gerektirir. Bu noktada erişilebilir nitelikteki ebeveyn çocuğun duygusal sinyallerine karşı açık olmalı, bu sinyalleri algılayıp uygun şekilde yorumlamalı ve bu tepkilere en uygun şekilde karşılık olabilecek davranış repertuarına sahip olmalıdır. Erişilebilir olmayan ebeveyn ise çocuğunun verdiği sinyalleri algılayamayıp bu sinyallere yavaş ve uygun olmayan tepkiler verir. Bu durum, ebeveyn çocuk ilişkisinin kalitesini ve bu ilişkiden alınan hazzı düşmesine neden olur (Duman, 2022).
Anne ve/veya baba duygusal olarak orada olmadığında ne olur?
Ebeveynin duygusal erişilebilirliğini hangi faktörler etkiler sorusuna verilebilecek çeşitli yanıtlar vardır. Ancak bu yanıtların başında ebeveynin bir psikopatoloji öyküsüne sahip olması, madde kullanım geçmişinin olması, boşanma ve benzeri evlilik çatışmaları na sahip olma gelir. Kavramın döngüsel boyutu nedeniyle çocuğun iletişime kapalı olması da ebeveynin motivasyonunu ve duygusal ilişkinin akışını kesintiye uğratabilir.
Ebeveynin duygusal erişilebilirliği çocuğun duygusal zekasının gelişmesi noktasında da önemli bir yere sahiptir. Ebeveynlerin çocuklarını anlayabilmesi, onların ilgi ve yeteneklerine saygı duymaları, en önemlisi çocuklarının duygularını yaşamalarına izin vermeleri duygusal zekayı geliştirici nitelikteki davranışlardır. Ebeveynler çocuklarına duygusal tepkiler in doğal olduğunu öğretmeli ve bu tepkilerle nasıl başa çıkabilecekleri noktasında rehberlik etmelidir. Çocuğun ilgi ve yeteneklerini keşfinde de ebeveynin güvenli üs olma görevi olduğu gibi ebeveynin çok kontrolcü olması ve belli alanlara ilgi göstermesi için çocuğa baskı uygulaması çocukta duygusal rahatsızlık neden olur. Ebeveynler bu noktada da çocuklarının duygularını okuyabilmeli ve onların istekleri doğrultusunda gelişmesine fırsat verebilmelidir (Washington ve Tressler¸2013).
Duygusal Erişilebilirlik Nedir?
Bireyin yaşamındaki ilk yılların fiziksel ve psikolojik gelişimde önemli olduğu uzun zamandan beri kabul edilmektedir. Sağlıklı gelişim için çocuğun uygun bir çevre içinde çeşitli uyarıcılarla karşılaşması gerekir. Yaşamın ilk yıllarında en etkili olan uyarıcılar ise çocuğun anne ve babasıdır (Taşkın, 2011). Ancak çocukluk yıllarının önemindeki bu uzlaşmaya rağmen bu yıllarda etkisi en belirgin kurum olan aile ile ilgili belirli özelliklere dair araştırmalar nispeten azdır (Gökçe, 2013). Çocuğun fiziksel ve duygusal gelişimine etki edebilecek en önemli faktörlerden biri ebeveynin duygusal erişilebilirliğidir (Gökçe, 2013). Duygusal erişilebilirlik en basit tanımıyla ilişki içindeki bireylerin birbirlerinin duygularını anlayabilmesi ve bu duygulara uygun tepkiler verebilmesidir.
Kavram temelde duygusal ilişkinin paylaşılması ve kişinin ilişki içerisindeki memnuniyetini ifade eder. İlişkinin doğası gereği duygusal erişilebilir olma durumu da sadece tek bir bireye yansıtılamaz, karşılıklı etkileşim sonucu gelişir. Ebeveyn-çocuk ilişkisi kapsamında bakacak olursak duygusal erişilebilirlik, ebeveynin çocuğun verdiği sinyallere açık olup bu sinyallere uygun tepkiler verebilmesi ve çocuğun da annesine karşı açık olup onu yaptığı etkinliklere veya oyunlara katmasıdır (Duman, 2022).
Araştırmacılar, kavramı ilk kez çocuğun çevreyi keşfinde annenin ortamdaki varlığı ve destekleyici niteliği olarak tanımlanmıştır. Her ne kadar başlarda ebeveynin fiziksel varlığının destekleyici olma durumu için yeterli olduğu savunulsa da ilerleyen çalışmalarda sadece fiziken orada bulunmanın değil duygusal olarak da orada olmasının ve varlığının hissedilmesinin gerektiği anlaşılır ve kavram yeniden temellendirilir. Babore, Carlucci, Cataldi, Phares ve Trumello (2014) kavramı yakınlık, duyarlılık, sıcaklık ve dinleme yeteneğinden oluşan karmaşık bir yapı olarak tanımlar. Lum ve Phares (2005) duygusal erişilebilir olmanın ebeveynin çocukta güven duygusu oluşturan davranışları olduğunu savunur. Clay, Coates, Tran ve Phares (2017) ise duygusal olarak erişilebilir olmanın çocuğa keşif imkanı sunarken müdahaleci olmayan bir şekilde çocuğa belli sınırlar koymayı içerdiğini vurgular (akt. Ülkümen, 2021).
Kuramsal Arka Plan
Duygusal erişilebilirlik, bağlanma ve sistem teorilerinin birleştirilmesiyle birlikte ortaya çıkan bir kavramdır. Kavramın ortaya çıkmasında bağlanma teorisi özellikle önemli bir yere sahiptir. Çünkü bağlanma teorisinde annenin güvenli üs olarak tanımlanması duygusal erişilebilirlik kavramı açıklanırken de temel alınır. Ancak bağlanma teorisi ebeveyn çocuk ilişkisine sadece ebeveynin tarafından bakar. Duygusal erişilebilirlik kavramı ise çocuğun da anneye duygularını anlaması ve tepki verebilmesi için fırsat sunma gerekliliğini de kapsar. Temelde iki yaklaşım çocuğun çevreyi keşfinde ebeveynin rolünü önemli yere koyduğu için oldukça benzerdir (akt. Ülkümen, 2021).
Duygusal erişilebilirliğin ortaya çıkmasında etkili olan diğer bir teori ise sistem teorisidir. Sistem teorisi bireylerin her birinin davranışlarının ilişkiye katkı sunduğunu, birbirlerinin davranışlarından etkilendiklerini ve bu nedenlerle de ilişkinin sürekli değişim halinde olduğunu savunur. Bu bütüncül bakış açısı duygusal erişilebilirlik kavramında da temel alınan bir noktadır. İlişki döngüseldir ve ilişki içindeki iki birey de duygusal etkileşimde etkilidir, bundan dolayı bireyler ilişki bağlamını göz önünde bulundurularak incelenir (akt. Ülkümen, 2021).
Duygusal erişilebilirlik, olumlu duygular kadar olumsuz duyguları da kabul edebilme ve bu duygulara tepki verebilmeyi gerektirir. Bu noktada erişilebilir nitelikteki ebeveyn çocuğun duygusal sinyallerine karşı açık olmalı, bu sinyalleri algılayıp uygun şekilde yorumlamalı ve bu tepkilere en uygun şekilde karşılık olabilecek davranış repertuarına sahip olmalıdır. Erişilebilir olmayan ebeveyn ise çocuğunun verdiği sinyalleri algılayamayıp bu sinyallere yavaş ve uygun olmayan tepkiler verir. Bu durum, ebeveyn çocuk ilişkisinin kalitesini ve bu ilişkiden alınan hazzı düşmesine neden olur (Duman, 2022).
Anne ve/veya baba duygusal olarak orada olmadığında ne olur?
Ebeveynin duygusal erişilebilirliğini hangi faktörler etkiler sorusuna verilebilecek çeşitli yanıtlar vardır. Ancak bu yanıtların başında ebeveynin bir psikopatoloji öyküsüne sahip olması, madde kullanım geçmişinin olması, boşanma ve benzeri evlilik çatışmaları na sahip olma gelir. Kavramın döngüsel boyutu nedeniyle çocuğun iletişime kapalı olması da ebeveynin motivasyonunu ve duygusal ilişkinin akışını kesintiye uğratabilir.
Ebeveynin duygusal erişilebilirliği çocuğun duygusal zekasının gelişmesi noktasında da önemli bir yere sahiptir. Ebeveynlerin çocuklarını anlayabilmesi, onların ilgi ve yeteneklerine saygı duymaları, en önemlisi çocuklarının duygularını yaşamalarına izin vermeleri duygusal zekayı geliştirici nitelikteki davranışlardır. Ebeveynler çocuklarına duygusal tepkiler in doğal olduğunu öğretmeli ve bu tepkilerle nasıl başa çıkabilecekleri noktasında rehberlik etmelidir. Çocuğun ilgi ve yeteneklerini keşfinde de ebeveynin güvenli üs olma görevi olduğu gibi ebeveynin çok kontrolcü olması ve belli alanlara ilgi göstermesi için çocuğa baskı uygulaması çocukta duygusal rahatsızlık neden olur. Ebeveynler bu noktada da çocuklarının duygularını okuyabilmeli ve onların istekleri doğrultusunda gelişmesine fırsat verebilmelidir (Washington ve Tressler¸2013).
İyi Oluş ve Duygu Düzenleme Kapsamında Erişilebilirlik
Duygusal erişilebilirliğin etkili olduğu bir diğer nokta ise çocukların iyi oluş halidir. Duygusal erişilebilir bir ebeveyne sahip olmak çocukta çevreye uyumu ve sağlıklı bir gelişim dönemini kazandırırken duygusal erişilebilirliği olmayan bir ebeveyne sahip olan çocuklar ileriki yıllarda psikopatoloji geliştirmeye daha yatkın olur. Yapılan araştırmalarda ebeveyn duygusal erişilebilirliğinin çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemleri fark etmeksizin bireylerin iyi oluş düzeylerinde etkili olduğu görülmüştür (Duman, 2022).
Elde edilen bulgular ebeveynin sahip olduğu erişilebilirlik düzeyinin bireylerin duygu düzenleme davranışıyla da ilişkili olduğunu gösterir. Bu bulgulara göre çocuklar erken dönemlerde ebeveyniyle yaşadığı duygusal etkileşimler sonucu duygularını ifade etmeyi ve düzenlemeyi öğrenir. Dolayısıyla stresli anlarda güvenli biri tarafından yatıştırılmak ve mutlu olunan durumlarda ise sevinci göstermeye teşvik edilmek duygu düzenlemenin oluşmasına katkıda bulunur. Duygusal erişilebilir bir ebeveyn, çocuğun duygu düzenleme stratejilerini kazanmasını ve olumlu benlik algısı geliştirmesini sağlarken erişilebilirliği kısıtlı olan ebeveynler çocuklarında depresyon ve bazı davranışsal düzensizliklerin ortaya çıkmasına neden olur (Duman, 2022).
Özetle, ebeveynin duygusal erişilebilir olmaması ergenlerde patolojik oyun ve internet bağımlılığına ve erişilebilir ebeveynlere sahip bireylere kıyasla daha fazla depresif belirti göstermelerine neden olur. Duygu düzenleme becerisinin gelişebilmesi için ebeveynin kabul edici olması gerekir. Çocuğun sosyal olarak gelişebilmesi, sağlıklı ilişkiler başlatıp yürütebilmesi için de duygusal olarak uygun tepkiler verebilen ebeveynlere sahip olmasını gerektirir. (akt. Ülkümen, 2021)
Diğer yazılarıma ulaşmak için linke tıklayabilirsiniz.
Kaynaklar
Duman, A. E. (2022). Ebeveyn duygusal erişilebilirliği ve iyi oluş arasındaki ilişkide duygu düzenleme güçlüğünün aracı rolü. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Gökçe, G. (2013). Ebeveynin duygusal erişilebilirliği ve genel psikolojik sağlık: Duygu düzenleme, kişilerarası ilişki tarzı ve sosyal desteğin rolü. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Taşkın, N. (2011). Çocukların Gelişiminde Katkıları Unutulanlar: Babalar. Eğitim Bir Sen Dergisi. 20, 43-47
Öne Çıkan Görsel: vecteezy.com
Görsel 1: depositphotos.com
Görsel 2: freepik.com
herkesin okuması gereken türden 🙂