Korku Psikolojisi: Neden Korku Filmi İzleriz?
İnsan için duygulardan yoksun bir yaşam hayal etmek imkansızdır. Hayattan aldığımız zevkin önemli bir parçası olmanın dışında duygular insana mevcut durumu hakkında geri dönüş sağlarlar: üzüntü, kişinin enerjisini korumasına ve sosyal destek almasına yardımcı olurken öfke kişiyi tehdide karşı harekete geçmeye yönlendirebilir.
Bu göz önünde bulundurulduğunda insanın duygularını pekiştirmek veya güçsüzleştirmek için medya ürünlerini, özellikle sinemayı kullanmasından daha doğal bir şey yoktur. Kendisiyle çok fazla baş başa kalan modern insanın üzüldüğünde acı dolu filmler izleyerek duygusal destek aldığını hissetmek, öfkelendiğinde komedi filmleri izleyerek sakinleşmek ve modunu yükseltmek istemesini hiçbirimiz yadırgamasak da, belirli bir duyguyu diğerlerinden istemsizce ayırırız. Bu duygu huzursuz edici, pragmatik ve talepkardır, ani bir değişiklik ister, öyle ki kişi bütün fiziksel ihtiyaçlarını bastırarak sadece bu duygunun verdiği net ama hayati mesaja odaklanır: bir tehlike var ve bir şey yapman gerekiyor.
İnsanın korku deneyimini bilinçli olarak araması yeni bir şey değildir, korku sinemasının tarihi neredeyse bir asırdan öncesine dayanır. 1922 yapımı Nosferatu, bugün sinema tarihinin önemli klasiklerinden biri olarak anılır; Alfred Hitchcock, sinema sahnesine 1940’lı yıllarda korku/gerilim filmleri çekerek giriş yapmıştır. Buna rağmen korku izleyicisine ve motivasyonlarına dair araştırmaların sayısı görece azdır. Var olan araştırmalar ise birkaç soru üzerinde yoğunlaşır: (1) neden korku filmi izlemek isteriz, (2) neden korku filmlerinden zevk alırız ve (3) bireysel farklılıklar korku medyasından aldığımız zevki nasıl etkiler?
Korku filmi izleme motivasyonu sorulduğunda çoğu izleyicinin ilk cevabı, heyecan arayışıdır. Zuckerman (1994)’e göre heyecan arayıcı davranış, yeni ve yoğun duygu/deneyimlerin aranmasıdır ve seviyesi insanlar arasında değişiklik gösterir, yüksek heyecan arama eğilimine sahip bireylerin uyarılma seviyesi arttıkça hissettikleri pozitif duygular da artar. Yani bazı kişiler için korku filmi deneyiminin verdiği uyarılma, negatif duygular yoluyla da olsa, bir tür ödül gibidir. Dolayısıyla heyecan arayıcı davranış ile korku filminden alınan tatmin arasında bir bağlantı olduğu; korku izleyicileri arasında heyecan arayıcı eğilimi yüksek olan kişilerin çoğunlukta olduğu düşünülür.
Başka bir fikir, psikoloji profesörü Dolf Zillmann’dan gelir. Zillmann, korku medyasından aldığımız tatmin duygusunun, korku deneyiminin kendisinden ziyade sonundaki hislerimizle ilişkili olduğuna inanır. Ona göre uyarılma türleri birbirine dönüşebilir; korku filmi izlerken yaşadığımız negatif hisler, hikayenin bir çözüme kavuşması veya tehdidin ortadan kalkmasıyla pozitif hislere dönüşür ve negatif hislerin yoğunluğu arttıkça, filmin sonundaki pozitif hislerin yoğunluğu da artar (Zillmann,1980). Korku izleyicisi de bu yoğun pozitifliği tekrar tekrar yaşayabilmek için korku medyası tüketmeye devam eder.
Bu noktada başka bir soru ortaya çıkar: korku filmi, izleyiciyi nasıl etkisi altına alır? Nasıl tamamen güvende olduğumuzu ve kurgusal bir hikayeyi izlediğimizi bilmemize rağmen yoğun negatif duygular yaşarız? Elbette korku duygusunu uyandırmak için filmlerin kullandıkları çeşitli yöntemler vardır: yüksek ses, ani hareket, korkutucu görüntü… Ama aslında bundan çok daha evrensel bir cevap vardır: empati.
Kurgusal eserlerden zevk alabilmemiz için hikayenin gidişatını umursamamız gerekir. Bu da tüm medya ürünlerinde olduğu gibi, korku filmlerinde de empati yoluyla sağlanır; korku filmi izlerken karakterle bağ kurarız, başına gelecekleri merak ederek gerilir ve kaderini önemseyerek endişeleniriz. Dolayısıyla karakterin hisleri, bizim hislerimiz olur; içinde bulunduğu durumu paylaşıyor gibi hissederiz. Öyleyse empati duygusu, korku deneyimimizi nasıl etkiler? Kişinin empati duygusu yükseldikçe negatif hislerinin şiddeti de artıyorsa, korku filmlerinden zevk alan kişilerin genellikle empati duygusu düşük kişiler olduğu düşünülebilir mi? Bu düşünceye işaret eden çalışmalar olsa da, empati başka bir konuda daha istikrarlı bir belirleyicidir: hangi tür korku filmlerinden hoşlanacağımız. Empati duygusu yüksek kişilerin, şiddet-acı-işkence içeren filmlerden daha az zevk alırken gerilim-şüphe-heyecan içeren filmlerden daha çok zevk aldığı görülmüştür (Hoffner, 2009).
Bütün bunların yanında, deneyimimizi şekillendiren başka etkenler de vardır: yaş (korkuya ilgi yaşla birlikte azalıyor olabilir (Clasen ve ark. 2019)), cinsiyet (erkekler korku izleyicisi olmaya kadınlardan daha yatkın olabilir (Zillmann ve ark., 1986), kişisel deneyimler, mental sağlık, sosyoekonomik durum…
Peki sonuç nedir? Korku duygusu evrenseldir; insanı hayatta hissettirir, arkasından gelen pozitif hislerin yoğunluğunu arttırır, heyecan arayanlar için harika bir araç ve hayatta kalmak için önemli bir mekanizmadır. Buna rağmen korku ve özellikle korku medyası deneyimi kişiseldir ve birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluşur, dolayısıyla korku medyası izleyicisi tek bir kategoride yorumlanamaz. Bu da demek oluyor ki, herkes korku medyasının bir türünde hoşlanabileceği bir şeyler bulabilir ve korku deneyiminin tadını çıkarmaya başlamak için hiçbir zaman geç değildir.
Kaynaklar
Clasen, M., Kjeldgaard-Christiansen, J., & Johnson, J. A. (2020). Horror, personality, and threat simulation: A survey on the psychology of scary media. Evolutionary Behavioral Sciences, 14(3), 213–230. doi:10.1037/ebs0000152
Hoffner, C. (2009). Affective Responses and Exposure to Frightening Films: The Role of Empathy and Different Types of Content. Communication Research Reports.doi:10.1080/08824090903293700
Martin, G. N. (2019). (Why) Do You Like Scary Movies? A Review of the Empirical Research on Psychological Responses to Horror Films. Frontiers. (15 Temmuz, 2022) https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fpsyg.2019.02298/full
Mobbs, D. R. A. (2019, October 10). On the Nature of Fear. Scientific American. https://www.scientificamerican.com/article/on-the-nature-of-fear/
Zillmann, D. (1980). “Anatomy of suspense”. The entertainment functions of television. P. H. Tannenbaum (ed.) Psychology Press, 133–163.
Zillmann, D., Weaver, J. B., Mundorf, N., and Aust, C. F. (1986). Effects of an opposite-gender companion’s affect to horror on distress, delight, and attraction. Journal of Personality and Social Psychology,51, 586–594. doi: 10.1037/0022-3514.51.3.586
Zillmann, D. (1996). “The psychology of suspense in dramatic exposition”. Suspense: Conceptualizations, theoretical analyses, and empirical explorations. P. Vorderer, H. J. Wulff, M. Friedrichsen (ed.).
Zuckerman, M. (1994). Behavioral Expressions and Biosocial Bases of Sensation Seeking. Cambridge University Press.
Kapak Resmi İllüstratör: İbrahim Başaran
Görsel 1: Imdb.com
Görsel 2: Tumblr.com