Bağlanma Teorisi ve Bağlanma Stilleri
Bağlanma(Attachment) Teorisi, çocuk ile birincil bakıcı veya anne-baba arasında kurulan duygusal bir bağdır. Bu kurama göre, bağlanılan kişinin (genellikle bu figür annedir) her durumda veya koşulda ‘anne’ kişisi olmasına gerek yoktur. Anne veya baba dışındaki kişilerde de bağlanma figürleri görülebilir. Bu kuramı ortaya atan ve geliştiren kişi İngiliz psikolog John Bowlby’dir. Geçmişinde yaşadığı olumsuz durumların ve koşulların bu kuramı oluşturmasındaki etkisinin oldukça büyük olduğu gözlenmektedir(Bowlby, 1969) çünkü çocukluğunda, annesinin ‘aşırı ilginin çocukları şımarttığı’ düşüncesine oldukça fazla bel bağladığından dolayı, günde en fazla bir saat görüşebilmiştir. Bowlby dört yaşındayken, birincil bakım vereninin evden ayrılması ve annesinin vefatını tramvatik deneyimler olarak tanımlamıştır(Bowlby, 1969). Ayrıca, bu teorinin geliştirilmesinde başka bir etkili isim olan Mary Ainsworth, ampirik olarak bağlanma stillerini ve çocuk-anne bağlanma figürlerini formülleştirmiştir.
İlk bakım verenle veya anneyle kurulan bu duygusal bağın, bebeğin doğumundan itibaren başlayarak ölümüne kadar olan süreçte hem psikolojik olarak, hem de ergenlik veya yetişkinlikte kuracağı sosyal ilişkilerdeki payı oldukça büyük olacaktır. Ayrıca, kurulan bu duygusal bağın evrimsel ve biyolojik olarak açıklamaları da vardır. Bu yaklaşım, bebeğin kendini tehlikeden koruma içgüdüsüyle veya hayatta kalma arzusuyla yaptığı, doğuştan gelen özellikler şeklinde açıklanabilir. Eğer anne veya birincil bakıcı bebeğin bu isteklerini eksiksiz bir şekilde ve duyarlı olduğunu hissettirerek yaklaşırsa, bebek bu bireyleri güvenilir biri olarak tanımlar. Böylece bebek, karşısındaki bu birey ile güvenli ve oldukça güçlü bir duygusal bağ kurabilir. Ancak, bu süreç olumsuz bir şekilde gelişip, bebeğin karşısındaki birey (anne, birincil bakım veren) ile bir bağ oluşturamaması durumunda, bebeğin ileriki yaşlarında kaygılı ve çekingen bir yapıya sahip olabileceği gözlemlenmiştir(Barthholomew, 1990). Ek olarak, ailenin veya bakım verenin karakteri ve yaşantısı, bebeğin duygusal bağ kurmada yaşayacağı olumlu, olumsuz olarak etkisini göstermektedir. Örnek verecek olursak, boşanmış bir aile veya annesi tarafından terk edilen bir bebek düşünelim. Sizce bu bebeğin yetişkinliğe ulaştığında hayat tarzı ve karakteristik yapısı nasıl olacaktır? İnsanlara kendini yakın hissedebilecek midir? Başkalarına güvenebilecek midir? Sosyal ilişkileri kuvvetli olacak mıdır? Verdiğiniz cevabı iliklerime kadar hissettim… Ayrıca, depresyonda olan bir anneyle büyüyen bir bebeğin güvensiz bir bağlanma stili geliştirdiği ve bu bebeğin yetişkinliğinde psikopatolojiksel belirti göstermesi muhtemel olarak değerlendirilmiştir(Life Span Development, 2015).
Peki, ‘nedir bu bağlanma stilleri?’ dediğinizi duyar gibiyim. Mary Ainsworth ve arkadaşları tarafından ilk olarak kullanılan “Yabancı Durum” ya da “Yabancı Ortam” olarak adlandırdıkları deneysel bir yöntem ile bu bağlanma tipleri belirlenmiştir. Bu yöntemde, bebek annesiyle rahat bir laboratuvar odasına alınmış, ardından kısa aralıklarla annesinden ayrı bırakılmış ve bir yabancıyla yalnız bırakılmış, sonra tekrar annesiyle bir araya getirilmiştir. Deney sırasında, bebeklerin gösterdikleri bağlanma davranışları dört farklı bağlanma tipinde sınıflandırılmıştır. Yetişkinlik dönemine kadar uzanan bu bağlanma türleri, sadece birinci maddenin olumlu (Secure Based) ve geri kalan üç maddenin olumsuz (Insecure Based) bağlanma türü olarak sınıflandırılmasıyla birlikte, şu şekillerde oluşmuştur:
- Güvenli (Secure) Bağlanma
Bakım veren çocuğun ihtiyaçlarına duyarlıdır. Çocuk bakım verenle sağlıklı bir şekilde bağlanabilmiştir. Çocuk bağlandığı kişi yanından gitse bile geri geleceğini bilir ve geldiğinde neşelenir. Çocukluklarında bu tür bağlanmaya sahip olan insanlar yetişkinliklerinde kalıcı, güven dolu, romantik ve sosyal ilişkiler kurar. İnsanlara ve kendilerine güven duyarlar. Duygularını ifade etmekte zorlanmazlar ve dünya onlar için güvenilir bir yerdir. Ek olarak, dünya üzerindeki en yaygın olan bağlanma türüdür (bebek ve çocuklarda %70 oranında görülür) (Life Span Development, 2015). - Kaygılı-Kararsız Bağlanma
Bakım veren veya anne, çocuğa karşı bir duyarlı bir mesafelidir. Bağlandığı kişi yanından gittiğinde çocuk kendisini sakinleştirmekte zorlanır. Bakım veren yanına gelse bile bu kaygılı durum bir süre devam eder. Çocukluklarında bu tür bağlanmaya sahip olan insanlar, yetişkinliklerinde kaygılı ve karşı tarafa bağımlı sosyal ilişkiler kurarlar. Kendilerine değil karşı tarafa güvenme eğilimindedirler. Dünya onlar için belirsiz bir yerdir. - Kaçıngan Bağlanma
Bakım veren çocuğa karşı mesafeli ve soğuktur. Çocuk bağlandığı kişi yanından gitse bile bunun farkında değildir ve geldiğinde de tepkisiz kalır. Çocukluklarında bu tür bağlanmaya sahip olan insanlar yetişkinliklerinde ilişki kurmakta zorlanırlar. Etrafa değil sadece kendilerine güvenir ve ilişkileri kendi çıkarları üzerinedir. Duygularını ifade edemezler ve sosyal ilişkilerine duygusal yatırım yapamazlar. Dünya onlar için güvensiz bir yerdir. - Dağınık Bağlanma
Bu bağlanma türü en sağlıksız olanıdır. Genelde bakım veren patolojik bir duruma sahiptir (borderline, şizofreni gibi). Çocuğun ihtiyaçlarını görmez ve duymaz. Bakım veren çocuk için yakınlık kurulmak istenilen ama bir o kadar da güven duyulmaz biridir. Çocuk bakım vereni yanından gidince, huzursuzlanır ancak tekrar gelse bile ya sakinleşemez ya da sarılır, birkaç saniye sonra ise bakım verenden uzaklaşırlar. Çocukluklarında bu tür bağlanmaya sahip olan insanlar, yetişkinliklerinde ilişki kurmakta zorlanırlar çünkü ne kendilerine ne de karşı tarafa güvenebilirler. Dünya onlar için güvensiz bir yerdir.
Sonuç olarak, bağlanma, sadece bebeklik dönemini değil, erken çocukluk, geç çocukluk, ergenlik ve erişkinlik dönemlerini de etkilemektedir. Bağlanma; şiddete eğilim, kendine zarar verme, madde kötüye kullanımı ve bağımlılığı, ihmal ve istismar etme ya da edilme gibi psikopatolojilerle ilişkili olabilmektedir. Bu anlamda erken dönem anne-bebek ve çevre-bebek ilişkisinin değerlendirilmesi, danışmanlık ve destek verilmesi, ilişkisel sorunların erken belirlenmesi ve ele alınması koruyucu ruh sağlığı açısından önemlidir.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın…
Kaynaklar
Üsküdar Üniversitesi, Gelişim Psikolojisi I, Doç. Dr. Asil Özdoğru Ders Notları
Sümer N, Güngör D.(1999) Yetişkin Bağlanma stilleri ölçeklerinin Türk anneleri üzerinde psikometrik değerlendirmesi, Türk Psikoloji Dergisi,14(43):71-106
Cherry, K., (2020). The Different Types of Attachment Styles.
Cherry, K., (2019). What is Attachment Theory?
Demirdağ Fatih (2017) Bağlanma Teorisi’nin Kökenleri: John Bowlby ve Mary Ainsworth, 1(2):76-90
Akçakaya Ümit (2011) Psikolojide Bağlanma Kuramı, Tavsiye Ediyorum, https://www.tavsiyeediyorum.com
Şebnem Soysal et al. (2005) Bebeklik Dönemindeki Bağlanma Sürecine Genel Bir Bakış, 8:88-99
Aydınoğlu Ayşegül (2017) Bağlanma Teorisi, DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bee, Helen L.Boyd, Denise Roberts(2015). Lifespan Development(7th edition)-Pearson,501-502
Öne Çıkan Görsel: Facebook
Görsel 1: psikoaktif
Görsel 2: Doktor Takvimi