Kesik Kulağın Resmettiği Bir Şeyler Var
2014 verilerine göre 1.6 milyon ziyaretçinin gittiği, eserlerinin sergilenmesi için kendi adıyla müzesi oluşturulan Van Gogh, yaşamı boyunca pek çok zorlukla karşı karşıya kalmıştır. 200’den fazla resim yapsa da hayatı boyunca yalnızca ‘Kırmızı Üzüm Bağı’ resmini satabilmiştir. Arles’da yaşadığı dönemler sanat hayatının en verimli dönemleri olsa da ruh sağlığı açısından oldukça zorlu bir süreçten geçmiştir. Otel odasında gerçekleştirdiği bir kavga sonrasında kulağının bir parçasını kesmiş ve daha sonra hastaneye kaldırılmıştır. Bir yandan tedavisi sürerken bir yandan da kendini ve ‘Ayçiçekleri’ serisini resmetmiştir.
Boyalarını yiyen ve bazı kaynaklara göre yemeğin rengini canlandırdığını düşündüğü için yemeklerinin içine katan Gogh, 1889 yılında zehirlenmeden dolayı hastaneye kaldırılır. Hastaneden çıktıktan sonra bulunduğu davranışlarda çevresi tarafından hoş karşılanmayan Van Gogh imza toplanarak akıl hastanesine yatırılır.
Peki Van Gogh’un Davranışlarını Etkileyen Bipolar Bozukluk Nedir?
Bir duygudurum bozukluğu olan bipolar bozukluk (iki uçlu bozukluk-manik depresif hastalık) “Taşkınlık (mani) ya da çökkünlük (depresyon) dönemleriyle belirli, duygusal ve davranışsal iniş çıkışlarla giden, ara dönemlerde kişilerin olağan hallerine döndükleri, yineleyici özellikte, yaşam boyu süren bir psikiyatrik rahatsızlıktır.’’ olarak tanımlanır. Erken stresli yaşam deneyimlerinin, yatkınlık faktörü oluşturup yetişkinlik dönemindeki stres etkileriyle birlikte duygudurum bozukluklarının sonradan tetiklenmesi için önemli nöral alt taban oluşturacağı varsayılmaktadır. Pek çok psikiyatrist Van Gogh’un çocukluğunda çok sık gittiği Zundert Aile Kabristanlığında kendi adına ait mezar taşını görmesinin onda travma yarattığını savunmaktadır. Van Gogh’a baktığımızda daha çok akut mani görülmektedir. Açık saçık konulardan söz ederken birden karşısındaki kişileri günahkâr olarak tasvir ediyordu. Akut maninin yanı sıra içine kapanık, depresif tavırları çevresindeki kişiler tarafından fark edilmiştir. Tanımda da geçtiği gibi yaşam boyu süren bipolar rahatsızlığı sanatçının çoğu eserine yansımıştır. Kimi resimlerinde coşku, mutluluk gibi temalar yer alırken kimilerindeyse üzüntü ve öfke gibi temalar yer almaktadır.
Uzun yıllardır süren psikolojik rahatsızlığı ve yoksulluğun ardından 1890 yılında intihar ederek, arkasında birbirinden farklı detaylar içeren eserleri bırakarak, 37 yaşında hayata veda etti. Ülkemizde ve dünyada her yıl 30 Mart’ta -Van Gogh’un doğum gününde- Dünya Bipolar Günü kutlanmaktadır.