Persepolis: Bir Kadının Dünyasında Yaşamak

Persepolis: Bir Kadının Dünyasında Yaşamak

 

“Eğer sana hiç nasıl olman gerektiği söylenmediyse

Ne giymen gerektiği, nasıl konuşman gerektiği

Eğer duyulmak için hiç bağırmadıysan

Bir kadının dünyasında yaşamamışsın demektir

Ve bunun değişmesi gerektiğini göremiyorsan

Sadece bedeni istiyor, aklı önemsemiyorsan

Eğer bunun işleyiş şekli olduğunu düşünüyorsan

Bir kadının dünyasında yaşamamışsın demektir” (Woman’s World, Little Mix)

 

Sosyal medya kullanımı her birimizin hayatının en önemli rutinlerinden biri. Haberleri takip etmek, trendlerden uzak kalmamak, eğlenmek ve eğlendirmek. Bu rutinde yerine getirdiğimiz birçok davranıştan bazıları. Son günlerde sosyal medyada bulunmak haberlerin altına yazılan yorumları okumak benim için acı çekici bir hal almaya başladı. Özellikle Instagram haber sayfalarının altına yazılan yorumlar ve Twitter (yeni adıyla X) yorumlarının beni olduğumdan daha agresif biri yapmaya başladığını fark ettim. Ve haklı sebeplerim olduğuna da sonuna kadar inanıyorum.

Son zamanlarda mavi tikli hesap kullanımının artması ve alınan etkileşimin finansal geri dönüşümü olduğu gerçeği ile sosyal medya kullanımı da değişti. Kullanıcılar linç yemeyi ya da kötü sözlere maruz kalmayı umursamadan birçok iddia ve fikir ortaya atmak konusunda ısrarcı. Tabii ki bu noktada da tarihte yaşanan her türlü sosyal değişikliklerde olduğu gibi kadınlar nasibini almış oldu.

  • Kadınların cinselliği
  • Kadınların giyiniş tarzı
  • Tesettürlü olmak veya olmamak -ama nasıl olursa olsunlar uymaları gereken yeni bir kıyafet kanunu ve namus kriteri
  • Erkeklerle iletişimleri ve hatta hemcinsleriyle ettikleri muhabbetin içeriğine kadar hayatlarının en minimal alanından en majör alanına kadar söylem saldırısına uğramaya başladılar.

Kadınların hayatının her noktasına karışılması ve tahakküm kurulması üzerine düşündüğümde zihnimde canlanan ilk eser hep “Persepolis” oluyor. Yıllar önce sosyal medyada ana karakterin yaptığı konuşma ile merak edip, bu eseri tanıma fırsatım olmuştu.

 

 “Başörtümüzden ve bir de pantolonlarımızdan şikayetçisiniz. Tabi bir de makyajımızdan. Ben resim dersi alıyorum ve zamanımın çoğunu atölyede geçiriyorum. Çizim yapabilmem için rahat hareket etmem gerekiyor. Daha uzun bir eşarp benim hareket kabiliyetimi kısıtlar. Pantolonlarımıza gelince. Onlar vücut şeklimizi saklıyor ama siz bunları dar buluyorsunuz. Bu yıl dar pantolon modası olduğunu biliyoruz. O halde soruyorum: dinimizin önceliği bizim namusumuzu korumak mı yoksa modaya karşı çıkmak mı? Biz hanımları eleştiriyorsunuz ama buradaki erkek kardeşlerimiz her türlü saç ve kıyafetle gezebiliyor. Bazen öyle bir giyiniyorlar ki iç çamaşırları dışardan belli oluyor. Nasıl ki bizim kısa başörtümüz onları tahrik ediyor, ben de bir kadın olarak onların kıyafetlerinden etkilenemez miyim? Kadınların nefsi yok mu? Yoksa bir iki santimlik bez parçasından tahrik olunur mu?’’ (01:15:36)

FİLMİN ÖZETİ

Marjane Satrapi’nin otobiyografik grafik romanından uyarlanan “Persepolis” filmi, izleyiciyi İran İslam Devrimi’nin ardından şekillenen bir toplumun içine çekiyor. Toplumsal ve politik değişimlerin bireyler üzerindeki derin etkilerini etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor.

Film, Marjane 9 yaşındayken İran’da başlıyor ve 24 yaşındaki Marjane’le Fransa’da bitiyor. Bu süreçte İran toplumunun, özellikle de Marjane ve ailesinin, Şah yönetiminden memnuniyetsizliğini görüyoruz. Şah’ın devrilip Humeyni’nin iktidara gelmesi halk tarafından sevinçle karşılansa da daha sonra yaşananlar özellikle kadınları olumsuz etkiliyor. Marjane yirmili yaşlarına geldiğinde İran’ın yaşadığı sosyo-politik çıkmazlardan dolayı daha iyi bir hayat yaşaması için ailesi tarafından Fransa’ya gönderiliyor. Fransa’da birçok özgürlüğe sahip olmasına rağmen kendini ait hissedemediğinden 1993’te İran’a geri dönüyor. Aidiyat hissi ile yaşadığı sıkıntı İran’da da devam ederken evlenmeye karar veriyor, fakat evliliği istediği gibi gitmeyince boşanıyor. Ailesi, Marjane’i daha fazla etkilenmemesi için tekrar Avrupa’ya gönderiyor. (Önür, Atıcı, 2022)

Marjane, bu olay örgüsü içinde İslam devrimi öncesi ve sonrasında İran toplumunda kadının konumunu metaforik ve eleştirel bir dille aktarıyor. “Persepolis“, sadece bir bireyin büyüme hikayesi değil, aynı zamanda bir neslin ve bir ulusun çalkantılı tarihinin yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Devrim, savaş ve sürgün temaları etrafında şekillenen film, kişisel özgürlük, kimlik arayışı ve kadın hakları gibi evrensel konulara da dokunuyor.

 

PERSEPOLİS NEDEN ÖNEMLİ?

Persepolis, özellikle İran İslam Devrimi ve sonrasındaki dönemde kadınların yaşamları ve karşılaştıkları zorluklar konusunda önemli detaylar içeriyor. Marjane Satrapi’nin otobiyografik anlatımı, kadınların sosyal, politik ve kültürel baskılar altında nasıl mücadele ettiklerini ve direndiklerini detaylıca gösteriyor.

Kadın Hakları ve Toplumsal Baskılar

İslam Devrimi öncesinde kadınların baş örtüsü giymesine fazlasıyla karşı olan rejim değişirken herkes için özgürlük bekleniyor. Fakat devrim gerçekleştikten sonra kadınların kılık ve kıyafetleri bir anda rejimin en önemli sorunu haline geliyor. Kadınların yaşları ne olursa olsun evleri dışında bir yerde çarşaf giymek ve baş örtüsü takmaya zorunlu hale geliyorlar. Kadınlar üzerlerinde kurulan bu tahakküm içerisinde nefes almaya sosyal hayata adapte olmaya çalıştıkları her noktada rejim onlardan daha fazlasını yapmalarını istiyorlar.

 

‘‘Eşarbın kaymış, düzelt onu!..Hey sana söylüyorum!’’

Alışveriş sonrası annesi ile arabaya binmeye hazırlanan Marjane ve annesine bir devrim muhafızı tarafından gelen ikaz. Annesi ve Marjane koydukları kıyafet kuralına uygun giyinmiş olsalar bile saçlarının biraz bile görünecek olmasının endişesiyle hayatlarının her noktasına karışma ve laf söyleme hakkını kendine tanıyor rejim.

 

‘‘Sırt çantalı bayan, lütfen koşmayın! Sana söylüyorum, lütfen koşmayın!”

Bir başka sahnede dersine yetişmeye çalışan Marjane’e devrim muhafızları koşarken vücut hatlarının görünebileceği sebebiyle koşmasını engellemeye çalışıyorlar. Hayatın her alanında kadınların giydiklerinden, aldıkları nefese kadar kuralları ve cezaları olan bir toplum izliyoruz.

Öte yandan Marjane’in yaşıtları olan üniversiteli erkekler ise istedikleri gibi giyinip istedikleri gibi koşabilir, oturabilir ve ahlak konusuna yeni bir madde ekleyebilir. Erkekleri uyaran bir rejim, okul kuralları veya statüsü yüksek bir makam yoktur. Cinsiyet eşitsizliğinin yanında kadınlar üzerinde kullanılan büyük bir güç hegemonyası bulunmaktadır.

Marjane’in annesi ve büyükannesi rejime tamamen karşı olan, Marjane’in özgür yaşayabilmesi için ona imkanlar sunan güçlü karakterler olsalar da günün sonunda toplum içerisinde verilen kurallara uyarak yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Marjane, annesi ve anneannesi eşitliğe ve özgürlüğe olan inançları ile en büyük kadın dayanışması örneğini sunmaktadırlar. Fikirlerini yaşatmaya ve birbirlerine destek olmaktan geri durmazlar.

 

Persepolis“, kadınların toplumsal, politik ve kültürel baskılar altında nasıl mücadele ettiklerini ve direndiklerini etkileyici bir şekilde anlatır. Marjane Satrapi’nin kişisel hikayesi üzerinden, kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesine dair evrensel temalar işler. Kitap, özellikle kadın hakları ve özgürlükleri konusunda farkındalık yaratmak için önemli bir eserdir.

Türkiye iki binli yılların başından itibaren birçok sosyal, ekonomik, politik değişimler atlatarak hayatta kalmaya çalışıyor. Fakat maalesef gün geçtikçe toplum, dezavantajlı hale geldiği konularda hesap sormak için kendi statüsünde olan insanlara yöneliyor. Halbuki direnmemiz ve kendimizi göstermemiz gereken muhattaplarımız bambaşka. Yozlaşma serüvenini durduramayan toplum, güçsüzlüğünün nefretini yeni bir güç ilişkisi oluşturarak kadınlar üzerinden yapmaya devam ediyor. İnsanlık tarihi kadınların özgürlüklerine gasp etmesiyle meşhurken ve ders çıkarılması gereken binlerce örnek varken hala daha bunların devam etmesi insanlığın ayıplarından utanmadığının da göstergesidir.

Bizlerin artık bu ayıpları kalıtsal bir miras olarak kabullenmek gibi bir lüksümüz bulunmuyor. Sosyal medyada yapılan bu paylaşımlar şimdimizi ve geleceğimizi istemediğimiz şekilde şekillendirecek güce sahipken haklarımızı ve ideallerimizi korumak için daha fazla öfkelenmemiz ve savaşmamız gerekiyor. Bu sebeple Persepolis ders alabilmek ve empati kurabilmek için belki de en değerli kaynaklarımızdan biri olabilir.

 

Her gece kızına der ki,

“Biliyor musun değişim yakında gelecek.”

Suda bir fısıltı var

Ve ben gelgitin döneceğini biliyorum” (Woman’s World, Little Mix)

Persepolis’in fragmanına buradan ulaşabilirsiniz!

Yazarımızın kadınlar hakkındaki bir diğer kitap incelemesine buradan ulaşabilirsiniz!

Kaynaklar

Önür, H.T., Atıcı, S., (2022). “MADALYONUN BİR YÜZÜ” OLARAK KADIN BEDENİNE MÜDAHALE: PERSEPOLİS FİLMİ ANALİZİ* . ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DERGİSİ

Öne çıkarılan görsel: Pinterest

Görsel 1: Pinterest

Editör: Gülbin Daldal

Leave a Reply