Bizi Daha Çok Üzdüğünü ‘Varsaydığımız’ Melankolik Şarkıları Dinlemeyi Neden Seviyoruz?
Hayatta her zaman bizi mutlu eden durumlar için çabalarız, geliştiririz veya mutlu olmanın gerektirdiği tutumları sergilemeye çalışırız. Ancak, aldığımız her karar bizi mutlu edecek diye bir kaidenin olmadığı da dünyanın gerçekleri arasında. İşte tam bu noktada hayatın gerçeklerini kabullenme ve bize yaşattığı melankolikliği, hüznü veya mutsuzluğu kabullenme süreci başlıyor. Tabii ki bu sağlıklı olan bir tutum. Eğer kabullenmeyip, her durumu savunma mekanizmalarımıza atfedersek veya gerçeği değiştirmeye çalışırsak durumumuz patolojik bir hal alabilir. Konumuz bu olmadığı için çok üzerinde durmuyorum fakat bilinmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.
Tüm zamanların en çok satan şarkılarına baktığımızda, melankolik yüklü olanların oldukça fazla olduğunu görmekteyiz. Bu durumdan sonra akıllara şu sorular gelmekte: En çok satan albümler neden hüzün içeriyor? Eğer eğlenceli şarkılar mutluluğu temsil ediyorsa, mutsuz olduğumuzda modumuzu yükseltmek için neden bu tür şarkıları dinlemiyoruz? Yaşadığımız mutsuzlukla baş ederken neden kendimizi daha çok dibe vurmamızı sağlayacak hüzünlü şarkılar dinlemeyi tercih ediyoruz?
Aslında soruların cevapları soruların içinde gibi gözüküyor fakat durum sanıldığının tam tersi durumda olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. 2013 yılında yapılan ‘Psikolojinin Sınırları’ adlı araştırmada, melankolik şarkıların ‘zevk veren bir acı’ şeklinde tanımlandığı ortaya koyulmuştur. Araştırmalar, hüzünlü müziğin etkisinin tam tersi bir etki yarattığını ve insanın kendini daha iyi hissettiğini ortaya koymuştur. Bunun başlıca sebebi olarak da, insanın yaşadığı huzursuz veya mutsuz bir şekilde elde edilen tecrübeyi empatik bir yol ile dinlediği müzikte hissetmesidir. Yani, duygularının dolaylı yoldan anlaşıldığını hissediyor ve kendini daha çok dinlemeye telkinliyor. Bir nevi bu hayatta yalnız olmadığının hissi, duygularını anlayan insanların da var olduğu, yaşanan olumsuz bir durumun sadece tek bir insanın başına gelmediğini gördüğünden veya duyduğundan dolayı bu tür şarkılar dinlenmektedir. Melankolik müzik ile dinleyici arasında kuvvetli bir bağ oluşur ve dinleyici bu müzik türlerini, kendisinin en yakın arkadaşı olarak tanımlar. Çağımızın vebalarından olan ‘yalnızlığın’ yarattığı etkiyi de düşünürsek, en çok satan albümlerin de bundan dolayı gerçekleştiğini varsayabiliriz. Ayrıca, Emotion’da yayınlanan bir makalede, depresyondaki insanların hüzünlü şarkılar dinleyerek kendilerini daha da olumsuz duygulara sokmasının aksine bu türü dinlendirici ve sakinleştirici özelliği sayesinde dinledikleri konusunda kanıtlar sunmakta.
Sonuç olarak müzik, hepimizin bildiği üzere duygularımızın dışa vurulmuş halidir ve duygu durumumuza bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ben de melankolik şarkıları dinlemekten zevk alan bir insan olarak; iyi ki böyle sırdaşlara sahibiz diyor, bu tür müziklerin söz sanatçılarına minnet ediyor ve Sezen Aksu’nun en sevdiğim şarkılarından biri olan ‘İstanbul İstanbul Olalı’ şarkısını buraya bırakıyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=m8PyoUy7YLI
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın…
Kaynaklar
KAWAKAMI AI, Furukawa Kiyoshi, Katahira Kentaro, Okanoya Kazuo (2013). Sad music induces pleasant emotion. (4), Frontiers in Psychology.
Van den Tol & Edwards (2012). A self-regulatory perspective on choosing ‘sad’ music to enhance mood. Academia.
Öne Çıkan Görsel: IMDb
Görsel 1: Instagram