Bakmaya kıyamadıklarımız serisinin ikincisinde (Serinin ilk yazısına buradan ulaşabilirsiniz.) evimizi, ocağımızı, ailemizi yıkıp geçiren bir doğal afet sonrasında öfkemizi kime yönelttiğimizi, depremzedelere kıyamazken nereli olduğunu duyunca deprem in kıyamadığı insanlara nasıl kıydığımızı konuşacağız sevgili okurlar. Depremle ilgili pek çok ihmal edilmişlik, yönetememe, koordinasyonsuzluk sorunu var ancak biz asıl hesap soracaklarımızı hep kaçırıyoruz. Bugün teğet geçmeden, bakmaya kıyamamazlık yapmadan depremin bile insan ayırmadığı yerde biz neden insan ayırıyoruz kendimize dönelim. Bu yazıyı bir sosyal hizmet uzmanı olarak değil, bir Türk olarak değil, bir yandaş ya da muhalefet olarak değil insan olarak yazıyorum. Sadece insan olmak istiyorum.
6 Şubat 2023 tarihinde saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7 büyüklüğünde, aynı gün saat 13.24’te ise 7,6 büyüklüğünde başka bir deprem daha meydana geldi. Deprem Gaziantep, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya ve Adana başta olmak üzere çevre illerde yoğun olarak hissedildi (Şahin, 2023).
Türkiye’nin hiç hazırlıklı olmadığı bu doğa olayı afete dönüştü ve pek çok canlı yaşamını yitirdi. Depremin büyüklüğü, etkilediği şehirlerin fazlalığı, doğrudan veya dolaylı olarak etkilediği insan nüfusunun yoğunluğu, afete müdahalenin geç kalınmışlığı, sonrasında yapılan uygulamaların yetersizliği ve koordinasyonsuzluğu deprem sonrasında insanlar üzerinde uzun vadeli etkiler bırakacak nitelikte. Tek başına bir afetin etkileri bile psikolojik ve sosyal boyutuyla oldukça yıkıcıyken Türkiye coğrafyasında bizler depremin ilk haftasında yıkımdan ve can kaybından çok farklı şeyler konuşmaya başladık. Bu konuştuklarımız ise acımızı hafifletmek için değil, öfkemizi zayıf karnımız gördüklerimize yöneltmek içindi. Türkiye’nin çok uzun zamandır her türlü öfkesini, dışlanmışlığını, sinmişliğini, iktidar mekanizmalarına olan korkusundan konuşamadıklarını haykırdığı bir insan grubu var: Göçmenler.
11 ilin etkilendiği deprem bölgesinin nüfusu Çevre Bakanlığı verilerine göre 13,5 milyon. Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 19 Ocak 2023 tarihi itibarıyla depremin yıkıma yol açtığı Gaziantep ilinde 461.149, Şanlıurfa ilinde 370.793, Hatay ilinde 356.361, Adana ilinde 252.080, Kahramanmaraş ilinde 96.856, Osmaniye ilinde 38.661, Malatya ilinde 31.376, Adıyaman ilinde 22.252 ve Diyarbakır ilinde 21.670’tir (Mülteciler Derneği, 2023).
Yani bu kişiler öyle bakılamayacak sayıda insanlar değiller. Neden Türkiye’de oldukları, neden bu kadar fazla kişi oldukları, nasıl Türkiye’ye geldikleri her birimizin az çok, yalan yanlış aşina olduğu, anlamamanın çokça işimize geldiği, suçlu olarak parmak gösterebileceğimiz kalabalık bir grubun varlığından içten içe duyduğumuz ferahlık meselesini umarım başka bir bakmaya kıyamadıklarımızda konuşuruz. Ancak bugün biz, yerin yerinden oynadığı; insanların yatağımdan zıplayarak uyandım dediği; ırk, dil, cinsiyet, yoksul-zengin ayırmadan darmaduman olan şehirleri, kaybolan canları ardımızda bırakan depremde neden yağmacıların Suriyeliler olduğunu düşündüğümüzü konuşacağız. Söylemlerimizde neden mızrağın keskin ucu hep öteki olanda. Yani gerçekten müthiş yönetim hataları yapılan, imkanların seferberliğini maalesef göremediğimiz bu afette neden afeti yaşayan insanlara sırf Suriyeli oldukları için öfke kusuyoruz? Enkaz altında kalmış bir insan neden Arapça seslendiğinde onu kurtarmaya gelmeyeceklerinden endişelendiği için susuyor, neden varlığı Suriyeli mültecilerden sonra olan ve onlar için kurulan Göç İdaresi Başkanlığı depremden etkilenen Suriyelilere yol ve konaklama imkânı sağlamayacağını açıklıyor?
“Deprem sonrasında depremden etkilenen 11 ilde ikameti/kaydı olan göçmenlere, önce yol izin belgesi olmaksızın 90 gün süreyle başka bir ile gidebilecekleri duyuruldu. Ardından İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı, bu uygulamaya şehir ve süre kısıtlaması getirdi. Göçmenlerin yol izin belgesi olmaksızın sadece Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman ve Gaziantep şehirlerinden hareket edebilecekleri ve vardıkları kentlerde eğer kalabilecekleri bir yer (arkadaş, akraba evleri veya kendi imkânları ile kiraladıkları bir yer) varsa sadece 60 günlük bir ikamet izni alabileceklerini duyurdu. Verilen 60 günlük süre sonunda ise göçmenlerin gittikleri şehirlerde sağlık, eğitim, ulaşım, çalışma gibi en temel haklarını kullanamayacakları ve kayıt iptali gibi yaptırımlarla karşılaşacakları belirtiliyor (Kaos GL, 2023).
“Göç İdaresi Müdürlükleri, öte yandan depremden etkilenen göçmenlerin gittikleri şehirlerde istedikleri yerde barınamayacaklarını, Şubat 2022’den bu yana uygulamaya konulan Seyreltme Projesi’nin devamı niteliğinde ev bulabildikleri herhangi bir mahalleden ev tutamayacaklarını, kayda kapalı mahallelere yerleşemeyeceklerini de ifade etmiştir (Kaos GL, 2023).
Var olan yetersiz politikalar insanları bu kutuplaşmaya iterken, seçim rantları için siyasiler de bu pazarlığı bozmazken bir de deprem yaşayan insanlara Suriyeli oldukları için ayrı kararlar alınması, zaten yetersiz olan deprem desteklerini depremi yaşamalarına, deprem coğrafyasında bulunmalarına rağmen Suriyeli oldukları için saf dışı bırakan politikalar ve bu politikaları açık etmeyen herkes neyi amaçlıyor?
Yazımda sadece Suriyeliler üzerinden konuştum ancak toplumun hali hazırda dışladığı gruplardan olan Roman, Dom, Abdal gruplarının da yaşadığı ayrımcılık deprem sonrası daha da derinleşti. Genellikle mevsimlik işçi olarak çalışan bu gruplar, bugün deprem bölgelerinde ”aslen oralı olmadıkları ve yardımları almak için geldikleri” söylemiyle yağmacı, açgözlü, normalde zaten çadırda yaşayanlar olarak etiketlenmektedir.
‘Ayrımcılığın ve nefret söyleminin hedefi özellikle mülteciler, LGBTİ+’lar ve Romanlar olmuştur. Düzeni ve adaleti sağlamayı sokağın hıncına bırakan ve bu hınca izin veren tutumlar, öncelikle hukuk devletinin inkârı anlamına gelir. Ayrıca halkın haksızlıklar karşısındaki öfkesinin bir cezalandırma pratiğine dönüşmesine izin vermemek kamu gücünün görevidir. Bu nedenle söz konusu linç iddialarına yönelik etkin ve şeffaf bir şekilde soruşturma yürütülmeli, kamuoyunu bilgilendirecek açıklamalar yapılmalıdır’ (Yıldızer, Zarakolu, ve Üsterci, 2023).
Depremin ardından Hatay ve Adıyaman’da bulunduğum süre içerisinde hem yerel halkın hem de yardıma giden gönüllülerin ‘‘ihtiyaçları yok ama alıyorlar’’ dediği insanlar roman gruplarından ya da mülteci gruplarından oluşuyordu. İkram aracına gelen 8 yaşındaki bir çocuk ‘‘abla sakın Suriyelilere bir şey verme, onlar çok kötü’’ dedi. Hem de ona kime vereyim sorusu sorulmadan. 8 yaşındaki bir çocuğun bu söylemi üretmesinin çevresel faktörler olmadan mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. Bir çocuk diğerini neden Suriyeli olarak tanıtıyor?
Tüm sayılan ayrımcılık ve ötekileştirme her zaman benzer gruplara uygulanmaktadır. Görüntü ve şekil değişebilir ancak ana fikir hep aynıdır. Olağan yaşamda sürdürülen haksız düzen, olağanüstü durumlarda daha da derinleşmekte ve çirkinleşmektedir. Politikaların elini eteğini çektiği bu onursuz insandışılaştırmaya kim dur diyecek sorusu bir merak sorusu değil hayatta kalma sorusudur.
Bu serinin ilk bölümü: Bakmaya Kıyamadıklarımız: Kadının Ev İçi Emeği
Kaynaklar
Kaos GL. (2023, 16 Mart). 51 kurum: Depremden etkilenen göçmenlere 60 gün ikamet sınırı kaldırılsın. KAOS GL derneği: https://kaosgl.org/haber/51-kurum-depremden-etkilenen-gocmenlere-60-gun-ikamet-siniri-kaldirilsin adresinden 14 Mart 2023 tarihinde alınmıştır.
Mülteciler Derneği. (2023, 9 Ocak). Türkiye’deki Suriyeli Sayısı Ocak 2023. https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/?gclid=Cj0KCQjw2cWgBhDYARIsALggUhr22xq2jNOSbH9nkEkuB7SsIUqvZWBjTcVJW01t0VVHaNO_9dylNpQaAiuwEALw_wcB adresinden 14 Mart 2023 tarihinde alınmıştır.
Şahin, B. (2023, 16 Şubat). Verilerle 6 şubat depremi, Veri kaynağı: https://www.verikaynagi.com/genel/6-subat-kahramanmaras-depreminin-ardindan/ adresinden 14 Mart 2023 tarihinde alınmıştır.
Yıldızer, E., Zarakolu, C. D., ve Üsterci, C. (2023). Antep, Maraş, Hatay ve Malatya Merkezli Depremler Sonrasında 6-27 Şubat 2023 Tarihleri Arasında Yaşanan İnsan Hakları İhlalleri Raporu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı. https://tihv.org.tr/ozel-raporlar-ve-degerlendirmeler/depremler-sonrasinda-yasanan-insan-haklari-ihlalleri-raporu-6-27-subat-2023/ adresinden 14 Mart 2023 tarihinde alınmıştır.
Editör: Gülbin Daldal